Deniz Kenarında Susuz Kalmak
TBMM’ye 40 milletvekilinin imzasıyla sunulan ve Mantıksız Taşıtlar Vergisi de denilen MTV’yi kaldırıp yerine tekne boyuna göre ruhsatname harcı ve vize harcı getiren yasa, basında mali yükün sanki kalktığı yönünde olumlu bir havayla karşılandı. Oysa yeni yasanın da mantıkla pek ilgisi olduğu söylenemez.
Yasayı genel olarak amatör denizcilik açısından değerlendirmekle yetineceğim ama Ticaret Kanunu’ndaki gemi tanımı ortadayken “gemi, deniz ve iç su araçları” gibi kavramlar ya da yine Ticaret Kanunu ve Medeni Kanun hükümleri gereğince menkul sayılan gemilerin satışları için tarafların bu konuda anlaşmaları yeterli sayılmışken “liman başkanlığı huzurunda yapılmayan devir sözleşmesinin geçersiz sayılması” gibi mevcut tanımlarla, temel yasalarla çelişen hayli sorunlu bir yasa var karşımızda.
Öncelikle yasanın hazırlık sürecinden doğan önemli eksiklikler var. Yasal değişikliklerin çelişkiler yaratmadan mevcut sorunları çözmesi, azaltması beklenir, istenir. Tabii bunların olabilmesi için konuyla ilgili, bağlantılı tarafların, birbirleriyle çatışan fikirleri olsa da bir araya gelerek, birbirlerini dinleyerek, tartışarak anlaşabilecekleri bir zemin bulmaları, tarafların ilgili komisyonlara çağrılarak dinlenmeleri, konuyla ilgili istatistiki çalışmalar yapılması önemlidir. Tarafların anlaşamazlarsa bile kendilerini ifade etmeleri, ifade edecek kanallar bulmaları, dertlerini tasalarını, iddialarını anlatmaları, birbirlerini muhatap almaları yani bu zeminin bir parçası olmaları en az uzlaşma (yasa metni) kadar önemlidir. Bu zeminin oluşması için çaba gösterilmezse( Tek başına Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu bu zemin için yeterli değildir…) “deniz kenarında susuz kalmak” kaçınılmazdır.