TUYEP / Türkiye Ulusal Yelken Eğitim Programı’nın Dünü ve Bugünü…

Öncelikle dün de bugün de TUYEP’i hangi açıdan değerlendirdiğimi ilgili yazılardan alıntılarla özetleyeyim. Ülkemiz mevcut spor örgütlenmesi/anlayışı ile “Avrupa’da spor yapma oranı en düşük ülke”. Batı ülkeleri, sporu, devletin düzenleyici, kollayıcı, teşvik edici etkisi altında, “sporun öznesi” kulüp/dernek/federasyon gibi merkezler eliyle yöneterek kitle sporunu, spor kültürünü geliştirirken, bizde spor devlet eliyle yönetiliyor (→ “Devlette spor mu, sporda devlet mi?”). Bu durumu destekleyen/muhafaza eden spor örgütlenmemiz amatör-sportif denizcilikte de hevesi–merakı özendir(e)miyor. Örneğin amatör-sportif denizciliğe toplumsal bir yöneliş olduğunda (ör. 1968 sonrası ya da 2000’ler…) mevzuat/model/kurum/yayın/altyapı olarak bu yöneliş ileri taşınamıyor, geliştirilemiyor, sürdürülemiyor, “niceliksel” artışlarla yetinilmek zorunda kalınıyor, nesiller heba ediliyor. “Federasyonlar (ve seçimleri) doğal olarak siyasi etkilere çok açık. Buna devletin vatandaşa güvenmeyen, iknaya değil hizaya zorlayan zihniyeti ile kulüp ve federasyonların “demokratikleşmeye/paylaşmaya” değil, devlet gücüne /zihniyetine/mevzuata bel bağlayan/yaslanan zihniyeti de eklenince çaparizler çoğalıyor.”

Uluslararası düzeyde bir gelecek ve niteliksel gelişmelerin olabilmesi için kanunlar değişmeli, federasyonlar devletin birer teknik dairesi olmaktan çıkarılmalı, yetkileri kanunla belirlenmeli, ADB /KMT gibi amatör denizcileri ilgilendiren belgeleri federasyonlar vermeli, ülkenin özgül durumuna uygun modeller bulunmalı, bunların konuşulabildiği/tartışılabildiği ortamlar oluşturulmalı vs… Federasyonlar kendi alanlarını düzenleyebilmeli, hobi ve spor eğitimleri MEB kapsamından çıkarılmalı, MEB’e basit izin/sade düzenleme yetkisi, ilgili bakanlıklara denetleme yetkisi verilmeli… Spor şuralarında, akademik makalelerde ileri sürülen bu gibi birçok öneri yıllardır değerlendirilmeyi bekliyor…