MAT Yatının Atlantik Gezisi

Yılın her zamanında seyirde görebileceğiniz Teoman (Arsay) abimizin teknesi MAT’ın Karadeniz’den Kızıldeniz’e, oradan Atlantik’e “kayıtlı” yaklaşık 200 bin mil seyri, seyirler boyunca biriktirdiği onlarca anısı, denizciliğe ilişkin sayısız bilgisi/deneyimi var.

MAT’ın uzun seyirlerinden biri olan, 16 Eylül 2002’de başlayan Atlantik gezisi Yelken Dünyası dergisinde “MAT Yatının Atlantik Seferi” üst başlığıyla bölümler halinde yayımlanmıştı (2002-2003). Dokuz ay süren 12 892 millik Atlantik gezisinin fotoğraflar, çizimler ve metin elden geçirilerek tek bölüm haline getirilen seyri “MAT Yatının Atlantik Gezisi” başlığıyla toplu halde ilk kez okuruyla buluşuyor. Teoman abinin seyir notlarına/gözlemlerine toplumsal gidişatımız/geçmişimiz ve amatör denizcilik üzerine düşünceleri de eşlik ediyor. Keyifli okumalar…

Amatör Denizcilerin Açık Denizlerdeki Uzun Yolculukları Üzerine

Teoman Arsay

Derin sulardaki her uzun yolculuk, önce bir psikolojik olaydır. Kişi kendisini yepyeni bir ortamda tanıyacaktır. Bu nedenle de yolculuğa, özellikle teknik açıdan, iyi hazırlanmış olmak esastır.

Bir yelkenli teknenin markası, yapı malzemesi, boyu posu o kadar da önemli değildir, önemli olan zayıf noktalarının önceden iyi bilinir olmasıdır. Örneğin dümeni destekli (skeg var mı?) midir değil midir (pala dümen mi)? Arması, çarmıhları ve yelkenleri planlanan yolculuğa uygun mudur? Denizciler arasında söylendiği gibi Akdeniz armalı mıdır yoksa bodur armalı mıdır, kısacası arması göreceli yüksek midir, alçak mıdır? Bilmek gerekir ki örneğin bir okyanus geçişinde veya sert rüzgârlı bölgelerde aranan arma, daima biraz alçak olur.

|

Terimlerin Peşinde…

Kropi Yayınları’ndan denizcilikle ilgili kitaplar yayımlamaya başladığımızda Yelkende Denizcilik Terimleri Sözlüğü basılınca (Ian Dear&Peter Kemp, çev. Orkun Soyer, Kropi Yay. 2000) kitabın tanınır bilinir olması amacıyla Yachting World dergisinin okuyucu mektuplarına bir not yazmıştım (Mart, 2000). Bu not sonrası başlayan ve genişleyen tartışma/eleştiri Açık Radyo/Açık Deniz programında Beysun Gökçin’le denizcilik dili üzerine bir söyleşi yapmaya kadar gitti. Belirtmem gerekir ki bu tür sorgulamaların/tartışmaların çok faydası var; çünkü birbiri yerine kullanılan birçok terimin aslında farklı anlamları olduğunu/farklarını öğrenmek, yeni ve daha doğru tanımlar yapmak, eskiden yapılan hatalı kullanımları düzeltmek ancak böyle mümkün olabilir. Ancak tartışma had bildirmeye/atışmaya dönüşünce  aslında çok şey öğrenebileceğiniz insanlarla da konuşma/tartışma ortamı yok oluyor maalesef.

Konuyla ilgili yazılar sırasıyla şöyle:
→Yanlış Olduğuna Emin misiniz? Yachting World, Nisan 2000.

→Zuhal Atasoy’a Zorunlu Bir Cevap, Yachting World, Mayıs 2000.

→Necati Zincirkıran’a Gerekli Bir Cevap, Yachting World, Temmuz 2000.

→Açık Radyo/Açık Deniz programı, Beysun Gökçin’le Denizcilik Dili üzerine söyleşi, Eylül 2000 (bant çözümü halledilebilirse özeti yayımlanacak)