Kuralını Bilmeyen Oynayamaz!

Spor Kitabı, NTV Yayınları, 2008.

Olimpiyatlar için hazırlanmış kitabın yelken ve rüzgar sörfü bölümlerinin eleştirisi.

Denizcilik kadar, denizcilik yazınına da meraktan, içinde deniz geçen her kitaba bakmaya, beğenirsem almaya çalışırım. NTV yayını Spor Kitabı’nı da içindeki su sporlarına ve özellikle yelkene göz atmak için aldım. Öncelikle belirtmeliyim ki 200’den fazla spor dalı hakkında bilmemiz gereken her şeyi anlatma iddiasındaki, 448 sayfalık hayli hacimli ve faydalı kitapla ilgili eleştirilerim öncelikle yelken ve rüzgar sörfü ile ilgili toplam 12 sayfalık 2 bölümü kapsıyor.

Yelken

Şaşkınlığım ilk sayfanın tepesindeki  “ana yelkeni forsa etmek” terimiyle başladı.

Metnin İngilizcesi olmadığı için ancak çıkarsamalarla anlamını çözmeye uğraştım ama nafile. İki denizcilik sözlüğüne editörlük yaptım, dünyada (İngilizce) ve Türkiye’de asırlardır yayımlanmış bütün kalburüstü denizcilik sözlükleri elimin altındadır ama anlaşılan literatüre yeni kazandırılan terimlerden biriydi. Okudukça böyle uydurulmuş birçok terim ve kullanım olduğunu ve birçok önemli terimin çevrilmediğini fark ettim.

 “Eğer tekne yarıştaysa, tacking ve jibing bütün ekibin koordine olması gereken iki önemli manevradır”(s. 254) cümlesi ya da  “Kazanmak İçin ‘Beating’” başlıklı bölüm gibi:

“Rüzgara doğru giderken zigzaglar çizilir, buna ‘beating’ denir. Her yön değiştirmede rüzgar baş tarafa geçerse buna ‘tack’ denir. Rüzgar yandan geliyor ve yelkenler tam vira edilmediyse buna ‘reaching’ denir. Eğer rüzgar tam olarak tekne arkasındaysa teknenin hareketi ‘running’ olarak adlandırılır. Rüzgarın kıç tarafından geçmesi ise ‘jibe’ olarak bilinir.”(s.252) 

Paragraftaki İngilizce denizcilik terimlerinin karşılıkları(ör. volta seyri,  tramola, apaz, pupa seyri, kavança ) yerlerine konsa bile  “yelkenler tam vira edilmediyse” gibi uydurulmuş kullanımlar yüzünden metnin anlaşılması zor.

Sekiz sayfalık metin “kısa kıyı içi veya kara yarışlarında” “yelken üstü yarış” “kendiliğinden volta atan flok yelkeni” “yakın orsa” “yakın vira” “bireysel bir yat” “… yelken seti de değiştirilmelidir.” “Her yelken noktasının ayrı bir ismi vardır.” “bütün kontroller halat olmalıdır” gibi anlaşılmaz ve saçma ifadelerle dolu. Biraz kurcalayınca kelime kelime yapılan bir çevirinin izleri de ortaya çıkıyor. Örneğin sayfa 254’teki şekle bakıldığında “yakın vira” gibi anlamsız bir kullanımın İngilizcedeki orsa/orsasına anlamındaki “close hauled” teriminin kelimelerinin ayrıştırılarak close/yakın ve vira etmek anlamına da gelen “haul” kelimelerinden türetilmiş olduğu söylenebilir. Ama “dar apaz” yerine kullanılan “yakın orsa”nın neyin karşılığı olabileceğini çözemedim doğrusu.

Sadece başlıklara göz atarak örnekleyecek olursak bile tekne hayli su alıyor (parantez içindekiler muhtemel veya tam karşılıkları): Yelken Noktaları (Seyir açıları/yönleri), Tacking (tramola), Jibing (kavança), Triketa (doğrusu trinket ama metinde flok anlamında, birçok yerde triketa kullanılırken sadece bir yerde flok kullanılmış), Start Çizgisi (start hattı), Bitiş Çizgisi (finiş hattı), Tek Tasarım Tekne (Eş tekne), Hızlı Volta (herhalde hızlı tramola ), KeelBoat (omurga salma), Savla (herhalde savlo ama metindeki karşılığı mandar), Bumba (gönder veya balon gönderi), Yakın Orsa (dar apaz), Yakın Vira (orsasına, orsa), Üçgen Parkur (Üçgen Rota), Rüzgarüstü/Rüzgaraltı Parkur (orsa/pupa rota) Rüzgarüstü Noktası veya Rüzgarüstü İşareti (orsa şamandırası), Yarış Dışı (abandone bayrağı) Kontrol Çizgileri(?), Geçiş Hakkı (yol hakkı… yelken yarışlarında yol! yol! diye de bağrılır…).

Metin içi kullanımları da örneklersek: güçlü serenler (….gönder), boşluk (kanal/koridor),

yarış işaretleri (şamandıra), dağıtıcı işareti (?), kanal işareti (?), ufak bir işaret (kerteriz bayrağı), kirli rüzgar (pis, pisinde kalmak), pantolon (yelken tulumu), yüzme yardımcıları (yüzdürücü yardımcıları), mesafe noktası (?), rüzgarlarını çalıp (herhalde kapatmadan söz ediyor…), Yelkencilik Federasyonu (Yelken Federasyonu)…

Yanlış olmasa da pek de hoş durmayan kullanımlara da örnek verilebilir: Dışarı Sarkma (trapez), Yatık Gitmek (bayılmak), Tekneyi Döndürme (manevra), gibi.

Start çizgisi…rüzgar açısına göre yerleştirilir (doğrusu start hattı rüzgara diktir) gibi belirsizlik içeren cümleler dışında birçok yanlış da göze çarpıyor. Örneklersek: Laser 14.2 m.lik değil 4.2 metrelik bir teknedir, bu bölümde söz edilen 1 mil 1.6 km. olan kara mili değil, deniz mili olmalıdır. Ana yelken iskotası ana yelkene değil bumbaya bağlıdır, ana yelkeni kontrol eder. Yarışta mürettebat “güverte üzerine” değil “küpeşte üzerine” dizilir.

Yarış Kuralları’nda “Sancak Geçiş Hakkı” başlığı üstündeki resim farklı kontralardaki iki yelkenli tekneye ait ama ne başlıkta ne de  metinde kontradan söz ediliyor (iskele kontra tekne uzak duracaktır) ve diğer üç resimle ilgili metinlerde de benzer problemler var. Aynı şekilde “iskele eğilimi”, “sancak eğilimi”, “eğilim yok” gibi başlıklarla kaçık (ya da çapraz) start hattını ve avantajlı tarafı anlamak, öğrenmek mümkün değil.

Rüzgar Sörfü

Rüzgar Sörfü bölümü bilgilerini Galatasaray Yelken Şubesi sörf antrenörü eski milli sörfçü Deniz Erkoca’dan aldım. Direk Cebi’nin  “luff tüpü” olarak çevrildiği bu bölümün de yelkenden çok farkı yoktu. Konuyu uzatmamak için sadece bazı terimlerin karşılıklarını örnekleyecek olursak (doğruları parantez içinde) seren (bumba), kanca takımı (trapez ip ve trapez kemeri), duba (şamandıra), alan (parkur), iterek takla (yarım takla), sheeting in/sheeting out (arka yakayı kapamak/açmak), yelkeni çekmek (yelkeni üstüne almak), jibing (kavança), ana direk (zaten tek direk var!)…

Kuralını Bilmeyen Oynayamaz!

Kitabın hazırlanmasındaki iş yapma tarzı buysa diğer bölümleri de gözden geçirmekte  fayda var şüphesiz. Ancak kitapta yer alan, ülkemizde pek bilinmeyen veya yapılmayan ör. sörf (doğrusu dalga sörfü veya dalga kayağı) gibi sporlarla ilgili terimlerin olduğu gibi kullanıldığı, karşılık bulun(a)madığı da  bir gerçek. Bunların dışındaki spor dalları ile ilgili bölümlerin en azından Türkçe ya da Türkçeye kazandırılan konuyla ilgili eserler taranıp, gerekli karşılaştırmalar yapılarak çevrilmesi beklenir. Örneğin yelkenle ilgili 10 Dilde Yatçılık Terimleri Sözlüğü, Webb&Manton, İletişim Yay.; A’dan Z’ye Yelkende Denizcilik Terimleri Sözlüğü, Dear&Kemp, Çev. Orkun Soyer, Kropi Yay. gibi sözlükler ya da Yelken Yarış Kuralları, Yelken Vakfı  gibi ilgili yayınlar dikkate alınarak çeviri yapılırsa uydurmadan, saçmalamadan daha anlaşılır ve “kurallara uygun” bir metin ortaya çıkabilir.

Daha da ilginci, aynı grubun (Doğuş Grubu) çıkardığı Motor Boat&Yachting dergisinin Ağustos sayısında dergi yazarı Ali Adabeyi’nin ‘köşesinde’ denizcilik kitaplarını eleştirdiği yazısında katıldığım tek bölüm  bu konuyla ilgili: “Kitap çevirmek, yazmak kadar ciddiye alınması gereken bir iştir. Hele denizcilik gibi özel bir uzmanlık gerektiriyorsa. (…) Batıdaki ciddi yayınevleri yazılan, çevrilen bir kitabı boşuna mı editörden, redaktörden, konu ve dil uzmanlarından, okuyucularından oluşan bir kurula okutuyor?”  En azından denizcilikle ilgili konularda grubun diğer bir yayını olan dergiye danışılsa sanırım konunun ehli birçok insan işin üstesinden rahatlıkla gelebilirdi.

Kitabın reklam spotlarından biri de “kuralını bilmeyen oynayamaz!” Spor Kitabı’ndan yelken ve rüzgar sörfü “kuralları, taktikleri, teknikleri” hakkında gereken bilgiler edinilemiyorsa umarız yayıncı en azından bu 2 bölümü elden geçirip ek düzelti metnini bir açıklamayla satıştaki kitaplara ekler.

(Radikal Kitap eki, 15 Ağustos 2008)

Similar Posts