Motorlu Tekne Rehberi

Sorensen’in Motorlu Tekne Rehberi, Eric.W.Sorensen, çev. Reyhan D. Sayar, Marintek Yay. 2007.

Dergilerdeki “tekne değerlendirmeleri” hakkında önemli uyarıların yer aldığı, motorlu tekneler hakkında  öğrenmek istediğiniz her şeyi bulabileceğiniz değerli bir kaynak kitap.

Marintek kitap serisinin ilki olarak yayımlanan, meraklı bir tekne sahibinin tekneler hakkında öğrenmek istediği her şeyi bulabileceği “Sorensen’in Motorlu Tekne Rehberi” denizcilik kütüphanemize önemli katkılar yapacak bir kitap.

Bu denli hacimli (520 sayfa, büyük boy) ve teknik konuları da içeren kitabın hazırlanmasında emeği geçen herkese öncelikle teşekkürler. Her şeyden önce böyle bir kitabı seçme, çevirme ve yayımlama cesareti başlı başına övgüyü hak ediyor.

Kitabın yazarı yıllardır motorlu teknelerle ilgili değerlendirmeleri birçok önemli İngilizce dergide yayımlanan Eric  W. Sorensen. Kulaktan dolma yetersiz bilgilerin, yazıların, tekne değerlendirmelerinin dergi sayfalarını doldurduğu ülkemizde, teorik, pratik, teknik ve yapım yöntemlerine ilişkin konuların  anlaşılır bir dille anlatıldığı   Motorlu Tekneler Kitabı’nın önemli bir boşluğu dolduracağı muhakkak.

Tekneler Nasıl Çalışır?

Yazarın önsözde belirttiği gibi kitap “küçük teknelerin nasıl yapıldıklarını, yapılarının gereği nasıl davranış sergilediklerini ve hangi gövdelerin veya iç dağılımların hangi ihtiyaçlara daha iyi cevap verebildiğini anlamaya yardımcı olmayı” amaçlıyor. Teknede kullanılan reçinelerin öneminden,  kumanda panosu ergonomisine, denizcilikten, seyir kalitesinin temel unsurlarına… çok çeşitli konular detaylı olarak tartışılıp açıklanmış. Örneğin, birçok faktör sıralanarak sayfalarca “denize elverişlilik” anlatılmış ilk sayfalarda. “Rahatlık ve denizcilik arıyorsanız, dar, derin ve ağır bir teknenin yerini hiçbir şey tutmaz” demiş yazar. Ya da teknenin su yapmasını anlatırken istatistiklerle konunun önemini vurgulamış: “Gerçek şudur ki, batan beş tekneden dördü hayatının büyük kısmını iskelede bağlı geçirdiği ve su girişini kesecek kimse olmadığı için, iskelede batar.”

Teknelerin gövdelerine göre (deplasmanlı, yarı-deplasmanlı, kayıcı, katamaran vb.) seyir özellikleri, performans değerleri (hız/yakıt ilişkisi) yeri geldiğinde tablo ve çizimlerle karşılaştırmalı olarak uzun uzun anlatılmış.

Tekne yapım malzemeleri camelyafı,  dolgu malzemeleri, reçine, polyester, vinylester, epoksi, sandviç panel..vb.leri tablo ve karşılaştırmalarla, seri üretim tekne yapım tekniklerine dek yer almış, alüminyum ve çelik konstrüksiyona özel bir bölüm ayrılmış, metal üzerine temel bilgiler verilmiş, mukayeseler yapılmış, metal teknelerde karşılaşılan güçlükler

( ör.korozyon…) özenle sıralanmış kitapta.

Sevk sistemlerinde motor (içten, kuyruklu, dıştan, dizel…) pervane ilişkisi, su jetleri anlatılmış;  motor performans eğrileri, motorgücü/yakıt sarfiyatı ilişkisi örneklerle açıklanmış. Dümen palaları ve dümen kumanda sistemleri, makine daireleri, tekne üst tasarımı (görüş, güverte evi, köprü, göstergeler…), güverte güvenliği ayrı kısımlar halinde ele alınmış. Örneğin “makine daireleri ve tekne içi sistemleri” kısmında yakıt sistemleri, elektrik sistemleri ayrı ayrı ele alınıp deniz kazalarındaki tekne kayıplarında “teknenin su almasından sonra ikinci sırada yer alan” yangına (yangın önleme ve söndürme) ayrıca değinilmiş.

Dergilerdeki Tekne Değerlendirmeleri

Kitabın önemli bölümlerinden biri “Yeni Tekneniz Hangisi?” başlığını taşıyan 14. bölümü. Tekne arama ve satın alma konusunda dikkat edilecek hususların sıralandığı bölümün sonunda uzun bir “kontrol listesi” de yer alıyor. Tekne alırken limanda ve denizde dikkat edilmesi gereken hususların yer aldığı listede satın alma bütçesiyle ilgili dikkat edilmesi gereken unsurlarada değinilmiş.

“Yeni Tekneniz Hangisi?” bölümünde özel olarak “dergilerdeki tekne değerlendirmeleri” de ele alınmış ve bu konuda önemli uyarılarda bulunulmuş. Tekne testleri konusuna özellikle bir parantez açmak istiyorum çünkü  Yelken Dünyası’nda (Şubat 2007/ İlgiyi Bilgiyle Zenginleştirmek) tekne testleriyle ilgili eleştirilerim kimi yakın arkadaşlarımca bile “ama onlar işin ticaretini yapıyorlar…” türü anlaşılmaz bir tepki de almıştı. Oysa özetle şunları yazmıştım:

“… Örneğin dergilerimizdeki tekne testleri neredeyse reklamlarla atbaşı gidiyor. Tekne test yazıları belki son zamanlarda biraz değişti, tamamen çeviri değil, kimi zaman işi bilen insanların kullanımıyla yapılıyor ama yeterli teknik donanım maalesef hala yok. … Herhalde işin doğrusu önce okuyuculara tekne testi nedir, hangi araçlarla, nerelere bakılarak, kaç kişiyle yapılır gibi daha ayrıntılı bilgiler aktarmak, kendimize özgü modeller geliştirmek, çizelgeler oluşturmak olmalıdır.”

İşin uzmanı ve yıllarca bu konuya emek vermiş Sorensen’in aynı konudaki uyarıları ibret verici. Şöyle diyor Sorensen: “Bir dergideki tekne değerlendirmelerinde neye inanabilirsiniz? Unutmayın ki bu, tekne yapımcısının reklamdan elde ettiği gelirle ilgilidir. Bir değerlendirme belirgin bir eleştiri içermiyorsa ve yalnızca bir övgü söz konusuysa, yazıyı tekne yapımcısının pazarlama çalışmalarının bir uzantısı olarak okuyabilirsiniz. Bazı yayınlar editoryal ve reklam ilanı bölümlerini birbirinden ayırmak, dürüst ve yararlı değerlendirme sağlamak için gerçekten çaba gösterir.”

…Performans grafikleri her zaman yararlıdır, çünkü bu grafikler teknenin hızı, sevk verimi, ve gürültü seviyesi hakkında bir şeyler söyler.

…iki ya da daha fazla yazarın konulara farklı açılardan yaklaştığı yazılar her zaman sağlıklı tartışmalara kapı aralarlar.

…aslında 2.000’den az kelime kullanarak kapsamlı ve detaylı bir değerlendirme yazmak son derece güçtür; özellikle yazının üçte biri manzarayı anlatıyorsa. Ortalama bir değerlendirme sadece 1.000 kelimeden ya da daha azından oluşur; yeni trend ise değerlendirmenin daha da kısa olması yönünde. Bir tekne için fotoğrafları, spesifikasyonları ve değerlendirmesi birlikte sayfanın yarısı ayrılıyor. Bu fotoğraflar teknenin var olduğunu bildirmekten öteye geçmez, yararlı bir eleştirel analiz bulmayı umut etmeyin.

…Bir tekne dergisinin değerlendirmelerinde esaslı bir eleştiri söz konusu değilse –tuvalet kağıdı asılan yerin erişmek için çok uzakta olduğu ya da perdelerin yemek masasına değdiğinden başka- bu dergi muhtemelen tekne değerlendirme konusunda pek ciddi değildir.” Bu uyarıcı satırlar ülkemizde ne kadar ciddiye alınır bilinmez ama teknelerle ilgilenen ve dergi okuyan herkesin tekne değerlendirmeleriyle ilgili sayfaları (sayfa 228-244) özellikle okumasını  isterim. Sorensen, Amerikalı yazarların tekne değerlendirmesi konusunda ağırlıkla reklam verenlerin sözlerine itaat ederken, Avrupalı yazarların “acımasızlığından” da söz ediyor.

Tekne Değerlendirmeleri

Kitabın neredeyse yarısını içeren ikinci kısmı “Tekne Değerlendirmeleri”ne  ayrılmış. Yazar özellikle bu kısmın “tekne değerlendirmelerinin standartlaştırıcı bir rol oynamasını” umduğunu belirtiyor. Bu bölümde kullanıldığı yer (ör. tatlı su tekneleri…), amaç (spor, balıkçı, trol…), yapı (trol, katamaran…) gibi birçok ölçüye göre sınıflandırılabilecek, 5-22 metre arası yüzlerce tekne tasarım, inşa, performans, konfor ve güvenlik gibi kriterler açısından kimi zaman karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiş. Bizde yeni yeni oluşmaya başlayan tekne alım-satımında sörveylik hizmetine de değinilmiş. Motorlu tekne alacak olanlar için iyi bir danışman ve vazgeçilmez bir rehber niteliğinde bu sayfalar.

Tüketici Hassasiyetini Artırmak

Kitabı yazma amaçlarından birinin tekne endüstrisinin şekillenmesinde sadece pazar tarafından yönlendirilen tüketici taleplerinin değil tekne tasarımı, imalat kalitesi, performans gibi birçok konuda daha bilgili, sorgulayıcı tüketicilerin de yer alması olduğunu belirten Sorensen, asıl niyetinin “tüketici hassasiyetini arttırarak” daha iyi ürünlerin ortaya çıkmasını sağlamak olduğunu belirtiyor. Kitap sadece motorlu tekne sahiplerine hitap etmiyor, kitabın ilk yarısı yelkenli tekne sahipleri için de önemli bilgiler içeriyor.

Yayıncının kendi alanında hayli eleştirel ve bağımsız değerlendirmeler içeren böyle bir  kitabı seçmesi ve yayımlaması yayıncılık adına gerçekten sevindirici.

Kitabın en büyük eksikliği sonunda bir dizinin yer almaması. Oysa böyle bir kitabı rahatça ve nüfuz ederek kullanabilmek için bir dizin şart.  Motorlu teknelerle ilgili yerleşmiş terimlerin azlığı, karşılığı olmayan veya bulunamayan(karşılık önerilmemiş) yabancı kelimelerin okunuşlarıyla veya olduğu gibi kullanılmasını doğuruyor. Bu sadece bu kitabın değil genel denizcilik terimlerinin de önemli bir problemi. Kitapta az da olsa bu tür kullanım örnekleri varsa da çevirmen Reyhan Dökmen Sayar’ın zor bir çevirinin altından başarıyla kalktığını belirtmek gerek.

Teknelerle ilgilenen, tekne almak isteyen, kendi teknesini yapmak isteyen amatör, profesyonel herkese hararetle önerebileceğim bir kitap “Sorensen’in Motorlu Tekne Rehberi”.

(Yelken Dünyası, Eylül 2007)

Similar Posts