Hızır (Barbaros) Hayreddin Paşa’nın Vakfiyenamesi ve Vasiyetnamesi
Sezar Atmaca
Yıllar önce bir sahaf mezatından edindiğim “Hızır (Barbaros) Hayreddin Paşa’nın Vakfiyenamesi’ni yayına hazırlamak için epey uğraşmış ama süreç uzayınca bir kenara koymuştum. Karantina günlerinde yeniden ele almak mümkün oldu. (…) Epeyce dipnot var, umarım yayında sorun olmaz. Metnin başlıkları şöyle:
(I). BİR SAHAFİYE BELGESİNİN HİKÂYESİ
(II). VAKFİYENAME VE ÇAPARİZLER/DÜĞÜMLER
(III). VAKFİYENAME’DEKİ GELİR KAYNAKLARI VE HARCAMA KALEMLERİ
(IV). SAHAFİYE BELGESİ: ÇEVRİYAZI HIZIR HAYREDDİN PAŞA’NIN VAKFİYENAMESİ
Metin, Barbaros Hayreddin Paşa’nın Vakfiyenamesi’nin Osmanlıca harflerden Latince harflere tam metin olarak çevirisini, yani çevriyazısını (transkripsiyonu) da içeriyor. Dolayısıyla çevriyazı da olsa Barbaros Hayreddin Paşa’nın Vakfiyenamesi’nin “tamamının” ilk (+dijital) yayını. Şüphesiz araştırarak/sorarak bilgi edinmeye çalışsam da (sorularıma verdikleri cevaplar için İdris Bostan hocama ve Murat Koraltürk’e teşekkür ederim) yazıda çıkabilecek hataların/netameli bilgilerin sorumluluğu bana aittir. Dilerim tarihe, Barbaros Hayreddin Paşa’ya meraklı olanların işine yarar. Sağlıklı günler, selamlar…
sezar atmaca
(16 ila 22 Nisan 2020’de denizciler@yahoogroups.com adresinde yayımlanmıştır.)
HIZIR (BARBAROS) HAYREDDİN PAŞA’NIN
VAKFİYENAMESİ VE VASİYETNAMESİ
(I). BİR SAHAFİYE BELGESİNİN HİKÂYESİ
Birkaç yıl önce, satılan malzemenin ne olduğuna ancak göz ucuyla bakılabilen “ne çıkarsa bahtına” diye adlandırdığım mezatlardan[1] birinde, denizcilikle ilgili olabilir düşüncesiyle “aborda olduğum” hayli eski ve büyükçe bir bez torba satın aldım. O gün bahtım açıkmış ki torbadan çıkan dosyalardan birinin kapağında “Türk Deniz Eğitim Vakfı Resmi Senedi” yazıyordu. Yarım kapaklı bu dosyada kimi daktilo edilmiş, kimi elyazısı, kimi fotokopi, çoğu “denizcilikle ilgili” onlarca sayfalık 7 evrak vardı ve bunların ikisinin içeriği (maliyetini unutturduğu gibi) benim için hazine değerindeydi:
1) Hepsi kurşunkalemle yazılmış, 1 sayfa Osmanlıca, 28 sayfa “Evkaf İdaresinin Vakıf Kayıt Notu” başlığıyla başlayan ve Hızır Hayreddin Paşa’nın Vakfiyenamesi’ni içeren çevriyazı metin.
2) Kurşunkalemle yazılmış metnin daktilo edilmiş hali olan 17 sayfalık “DERYA KAPTANI HIZIR HAYREDDİN PAŞA’NIN VAKFİYENAMESİ” başlıklı ve bu metnin başına eklenmiş çeviri ile ilgili bir sayfalık bilgi “Not”u.
Dosyanın bir makama sunulmak üzere hazırlandığını düşündürebilecek ipuçları vardı ama kime/niye hazırlandığı konusunda açık bir bilgi/yazı yoktu. Dosyada yer alan içi boş bir zarf kapağındaki “Faruk Sükan” adı ve yazılardaki kimi tarihler yaklaşık yarım asırlık bu sahafiye belgesinin 1965-1969 yılları arasında İçişleri Bakanı olan Mehmet Faruk Sükan’a sunulmak üzere 1968’de hazırlanmış “vakıflarla ilgili” bir dosya olduğunu düşündürdü. Ayrıca metin çevriyazıydı ama çevirmenler Osmanlıca metinlerin Latin kökenli alfabeye aktarılması ile yetinmeyip “… manalarının anlaşılması zor olan sözcüklerin Türkçe karşılıkları”nı 173 dipnotu ile göstererek sanki metnin sunumunu daha da anlaşılır hale getirmeye çalışmışlardı.
Metnin başına çevriyazıyla ilgili 6 maddelik bir not eklenmişti ama çevirmenler hakkında “Tasdik: Mustafa” ibaresi dışında herhangi bir bilgi yoktu. Metnin sonunda ise çevirinin nereden yapıldığı belirtilmişti: “İşbu 17 sahifeden ibaret olan Hızır Hayreddin Paşa vakfiyesi, Vakıflar Genel Müdürlüğünün 571 No.lı defterinin 183. sayfasında ve 68. sırasında kayıtlı bulunmaktadır.”
Vakfiyename’nin orijinalini bulup, çevriyazısını (transkripsiyonunu) “kontrol ettirip”, günümüz Türkçesine “çevirterek” üç metni (Osmanlıca/çevriyazı/günümüz Türkçesi) birlikte yayımlamayı düşündüm, ancak VGM Arşivi’ndeki orijinal Vakfiyename metnine ulaşamayınca bundan vazgeçtim. Ayrıca araştırıp/sordukça çözülmesi gereken birçok çaparizle/düğümle karşılaştım. Osmanlıca bilmiyordum, Vakıflar Arşivi hakkında bilgim yoktu, dolayısıyla bunlar bir amatörün çözebileceği problemler değildi. Buna rağmen detaya boğmadan/ayrıntıya girmeden yapabildiklerime ve çaparizlere/düğümlere birkaç noktada değinerek bu sahafiye belgesini yayımlamak istedim. Başta da belirttiğim gibi yazıda varsa olası bütün hataların, netameli bilgilerin sorumluluğu bana aittir.
(II). VAKFİYENAME VE ÇAPARİZLER/DÜĞÜMLER
●Hızır (Barbaros) Hayrettin Paşa Vakfiyenamesi Nerede Yayımlandı?: Fevzi Kurtoğlu, 1935’te yayımlanan Barbaros Hayrettin Paşa kitabında[2] Barbaros’un Vakfiyenamesi’nin nerede yayımlandığını aktarır: “1326-Mayıs tarihli donanma mecmuasında neşredilmiştir.” Söz konusu dergi ise Mecmua-ı Fünun-ı Bahriye’nin 18. cildinde yer alan Mayıs 1910 sayısıdır.
Barbaros’un Vakfiyenamesi günümüz Türkçesiyle ilk defa Eylül 1945’te Deniz Mecmuası dergisinde Dz.Gv.Yzb. E. Yakıtal imzasıyla “Büyük Amiral Hayrettin Barbaros’un Vakfiyenamesi” başlığıyla yayımlandı.[3] Emin Yakıtal’ın makalesi Barbaros’un Vakfiyenamesi’nin geniş bir özetini veriyordu.
#Tarihdergi Aralık 2018 sayısında yayımlanan[4] Sinan Çuluk imzalı yazı da Vakfiyename’nin kısa özeti ile birlikte sorunlarına da yer veriyor ve akıbetini sorguluyordu. Çuluk, İbrahim Hakkı Konyalı’nın 1972’de Yeni Asya gazetesinde konu hakkında dört bölümlük özet bilgiler verdiğini de aktarıyordu.
Sahaflardan çıkan metin ise Vakfiyename’nin özeti değil, tamamının[5] Latince harflere çevirisi, yani tam bir “çevriyazısı” (transkripsiyonu) idi.
●Çevirinin Kontrolü ve Güvenilirliği: Öncelikle 17 sayfadan oluşan Hızır Hayreddin Paşa Vakfiyesi metnini dizdirerek işe başladım. Çevirinin doğruluğunu “kontrol ettirebilmek” için gerekli Osmanlıca metinlere ulaşamadım. Sinan Çuluk, #Tarihdergi’deki makalesinde VGM Arşivi’ndeki Barbaros Vakfiyesi metni içinelimdeki metinden farklı bir defter/sayfa/kayıt numarası ve tarih (2225/183-190/811-1895) veriyor hatta Bahriye dergisindeki yazının özet bilgiler verdiğini (sayısının da Mayıs değil Haziran 1910 olduğunu!) ve Vakfiye’nin kaynağını göstermediğini belirtiyordu. Defterlerin yeniden numaralanmasının arşivlerde sık rastlanan işlerden olduğunu öğrensem de VGM Arşivi’ndeki farklı bir kopya da olabilirdi.
Dolayısıyla Emin Yakıtal ve Fevzi Kurtoğlu tarafından da çevriyazısı yapılmış çok kısa metinleri karşılaştırmak dışında metnin çevirisi konusunda genel bir karşılaştırma/değerlendirme yaptıramadım. Vakıflar Genel Müdürlüğü uzmanlarınca zamanın İçişleri Bakanı’na sunulan bu çeviride gerekli özenin gösterildiği/asgari hatanın olabileceği kabul edilebilir mi? Yayımlanmış metinlerdeki çelişkileri görünce (ör. Barbaros’un baba adının bile farklı okunması…) İdris Bostan hocamın vaktiyle yaptığı şu uyarıyı dikkate almakta fayda var derim.: ““Vakfiyeler de özellikle Osmanlıca bakımından metinleri farklı ve oldukça zor sayılabilir bir üslupta kaleme alınmıştır” “…Nitekim şimdi sizin elinizdeki okunmuş metne hızla baktığımda da pek çok okuma hatası görülüyor.”
● Çaparizler/Düğümler…: Vakfiyename’de, literatürde de değinilen Vakfın tesis tarihi, Barbaros’un Yakup olan baba adının farklı olması gibi açıklanmaya muhtaç yerler/çözülmesi gereken düğümler var. Birkaç yıl önce elimdeki Vakfiyename belgesi ile ilgili çaparizleri aktararak bilgisine başvurduğum İdris Bostan hocam “Şimdiye kadar 941 (1534) tarihli bir Barbaros Vakfiyesi mevcut değil elimizde.” “Orijinaline bir şekilde vakıf olmadan tam anlamıyla doğru ve güvenilir bir şey söylemek kolay değil.” “Vakfiyenin muhasebesine ulaşılırsa belki bazı şeyler anlaşılabilir.” demişti. Belgenin orijinal hali olmayınca da elimizdeki kopyadaki tarih/metin çelişkilerini açıklamak, kopyanın hangi kısmı orijinal haline karşılık geliyor, hangi kısmı sonradan/ne zaman eklenmiş, vakfın mütevellisi zaman içinde ne değişiklikler yaptırmış gibi sorular cevapsız kalıyor.
Vakfiyename’deki tarihlere (miladi/hicri) bakarak bu belgenin:
→19 Eylül 1534 Cumartesi (10 rebiülevvel 941 Cumartesi) tarihinde tesis edilmiş Barbaros Hayreddin Paşa Vakfiyesi’nin,
→1562 Kasım başı (970 rebiyülevvel başı) tarihinde orjinalinden çıkarılmış,
→15 Kasım 1797 (25 Cemâziyelevvel 212) tarihli kopyadan alındığı söylenebilir.
●Barbaros’un Yaşı, Soy Kütüğü: Literatürde Barbaros’la ilgili tashih gerektiren dolayısıyla Vakfiye metnini de ilgilendiren birçok tesbit var.
Barbaros’un yaşı hakkında tarihçiler/ansiklopedik bilgiler arasında bir uzlaşma yok hatta 63, 88 gibi aşırı tahminler de var. Emin Yakıtal “ölümünde en fazla 80 yaşında bulunması akla daha yakın” derken, İdris Bostan[6] da doğumunun 1466 olabileceğini belirterek bu tahmini doğruluyor. Emin Yakıtal’ın Vakfiye’de “Barbaros’un babası olarak Nurullah ve büyükbabası olarak Abdullah” isimlerinin yazılmasının neleri ifade ettiğinin anlaşılamadığını belirtirken, Sinan Çuluk baba adının “Nurullah b. Abdullah olarak karşımıza çıkması çözülememiş muammalardandır” diyor. Farklı kopyalar mı bilinmez ama ikisinin okumaları da farklı. Elimizdeki kopya doğru okunduysa Yakıtal’ı doğruluyor: “HAYREDDİN PÂŞÂ İBNİ NURULLAH İBNİ ABDULLAH”
Barbaros’un birçok eşi olduğu, Beşiktaş’taki türbede eşi Bala Hatun’un mezarının da yer aldığı ve Cezayirli karısı Ayşe Memla’dan olan oğlu Hasan Paşa’nın 1517’de doğduğu biliniyor. Ancak, Emin Yakıtal “büyük amiralin hiçbir evladı olmamakla beraber” derken, Gazavât-ı Hayreddin Paşa’yı günümüz Türkçesine aktardığı kitapta[7] Ahmet Şimşirgil:“Tek kızı ise Turgut Reis’le evliydi” diyor.
● Vakfiyename-Vasiyetname Farkı ve Barbaros’un Bir Vasiyetnamesi Var mı?: Vasiyetname ve Vakfiyename/Vakıfname anlamları farklı terimler ve tasarruflardır ama kimi makalelerde hatalı bir biçimde (örneğin Nejat Tarakçı “Barbaros’un Vasiyetnamesi” Vira, Aralık, 2011) aynı anlamda kullanılmaktadır. Vakfiyename/vakıfname bağışlanan malın/mülkün nasıl idare edileceği, gelirlerin sarf yeri, Vakfın kimler tarafından idare edileceği gibi hususları kayıt altına alan, bir vakfın şartlarını/kurallarını bildiren belgedir. Vasiyetname şahsi tasarrufta olan şeylerin geleceğini konu ederken, Vakıfname şahsi tasarruftan men eder.[8]
Hammer, Tevfik İnce, Fevzi Kurtoğlu gibi yazarlar Barbaros’un Vakfiyename’sinde geçmeyen ancak sahip olduğu farklı gelir kaynaklarından ve vasiyetinden söz ederler. Hammer, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, kitabında[9] “Barbaros Hayreddin, altmış bin altın ve iki bin köle bıraktı. Kölelerinden sekizyüzünü padişaha vasiyet etti. İkiyüz köle ile borç verdiği otuz bin altını da vezir-i âzâma hibe etti. Böylece geriye kalan bin köleye ve altmış bin altına da oğlu Hasan sahip oldu.” derken, Hammer’i kaynak gösteren Fevzi Kurtoğlu da bu iddiayı tekrarlar (1935). Tevfik İnce “Onbeş yaşından yukarı esirlerin azat edilmesini vasiyet etmiş, kendi malı olan otuz kadırgayı da bütün teçhizatı ile devlete bırakmıştır”[10] demektedir (1954). Ancak iki yazar da herhangi bir kaynak göstermezler.
● Hızır (Barbaros) Hayreddin Paşa Biyografisi…: Yılmaz Öztuna, Gazavat’ı Barbaros’un ağzından kaleme alan Muradi’nin Barbaros’un ölümünden 2 ay sonra yazdığı Gazavat’ın zeylinin tek nüshasının Paris Bibliotheque Nationale’de bulunduğunu ve “daha hiçbir tarihçi tarafından doğru dürüst incelenmedi”ğini yazıyor!..[11] Sinan Çuluk #Tarihdergi’deki makalesinde “… Barbaros Hayreddin Paşa’nın Beşiktaş’ta yaptırıp vakfettiği türbe, hazire, medrese, imaret, yalı ve konaklarından ibaret hayratının başına gelenler hakkında derli toplu malumatımız yoktur.” diyor.
Özetle sorulara/sorunlara cevap olacak, tartışmaları asgariye indirecek, kaynak değeri olmayan/tashihi gereken bilgilerin, çaparizlerin ayıklanmasına yarayacak yerli ve yabancı arşivlere dayalı bir Hızır (Barbaros) Hayreddin Paşa biyografisi ihtiyaçtır.
(III). VAKFİYENAME’DEKİ GELİR KAYNAKLARI VE HARCAMA KALEMLERİ
Metnin çevriyazısına geçmeden genel bir fikir vermesi açısından Hızır (Barbaros) Hayreddin Paşa’nın Vakfiyenamesi’ndeki gelir kaynakları ve harcama kalemleri şöyle özetlenebilir:
Hızır (Barbaros) Hayreddin Paşa’nın, İstanbul’da 15 farklı yerde mülkü/akarı var ve bunların gelirlerinin Beşiktaş Meydanı’ndaki Medrese’de yatılı 12 öğrenci ve gündüzlü öğrencilerin eğitimi için harcanmasını istiyor. Mülklerin/akarların durumu şöyle:
→Hamam 2
→Fırın 1
→Değirmen 1
→Ev 8+3
→Konak 4
→Bina 1
→Dükkân 14
→Han 3
→Ayrıca öğrenciler için hepsi dini (şerh, tefsir ve mecelleye ait) 20 cilt kitap.
→Nakit 25.000 kuruş para.
Emin Yakıtal, Hızır (Barbaros) Hayreddin Paşa’nın 1537’de Venedik malı Siklat adaları zaptından “hissesine 1000 kız, 1500 oğlan, 400,000 altın ve buna yakın mal geçtiğini” belirterek ele geçirdiği ganimetlerden örnekler verir ve bunlara göre İstanbul’da 15 farklı yerde bulunan akarlarının “hiç mesabesinde (derecesinde) olduğunu” ileri sürer.
Hayreddin Paşa, Vakfın işlerinin yürütülmesi için medrese eğitmeni, 12 yatılı öğrenci, kütüphane memuru, su çeken, kapıcı, katip, tahsildar, mutemet, nâzır, imam, müezzin, türbedar ve mütevelli için günlük, aşçılara haftada iki gün, denetçiye yıllık ödeme yapılmasını istemiştir. Ayrıca medrese ve diğer akarları eskidikçe bunların onarılmasını, yeni akarlar yaptırılmasını, başarılı görevlilerin gündeliklerine zam yapılmasını, medresede okuyan öğrencilere yemek verilmesini de vasiyet etmiştir.
Yine Yakıtal, her kuruşun 120 akçe ettiği hesabıyla vakfın günlük harcamalarını ve mali portesini şöyle değerlendirir:
“Bu suretle tekmil günlük masraf ortalama olarak 170 akçe kadar tutmaktadır ki; bu da senede 60 000 akçe yani 500 kuruş eder. Bu hesaba göre 25000 kuruş ancak 50 senelik masrafları karşılayacak gibi gözüküyorsa da muhakkak ki… 15 yerdeki irili ufaklı akarın senelik geliri, bu 500 kuruşu katkat geçecektir.” Günümüzle bir karşılaştırma yapabilmek için de şu örneği verir: “…o zaman bir akçenin bir parçası ile alışveriş yapıldığı ve bir akçe ile bir kişinin bir öğünde bol bol doyduğu göz önüne getirilirse…”
Emin Yakıtal, 20 cilt kitap için önce “Maalesef içlerinde denizciliğe ait bir kitap yoktur” bunlar “Medreselerde okunabilecek kitaplardır. Bu sebeple medresede okunamayacağı bakımından, aralarında denizciliğe ait bir kitap aramak, lüzumsuzdur.” der. Barbaros’un Muradi’ye Gazavat-ı Hayreddin Paşa’yı yazdırdığını biliyoruz ama şahsi kitaplığında denizcilikle ilgili kitaplar varsa nelerdir bilemiyoruz…
(IV). SAHAFİYE BELGESİ: ÇEVİRİYAZI
HIZIR (BARBAROS) HAYREDDİN PAŞA’NIN VAKFİYENAMESİ
(VGMA, Defter no:371, sayfa:183, sıra.68)
Metnin orijinali hakkında bir fikir versin diye madde başlıklarına siyah/bold yazılmış açıklamalar/notlar eklendi. Siyah/bold metinler birkaçı hariç Emin Yakıtal’ın Vakfiyename’nin özetini günümüz Türkçesiyle yayımladığı yazısından (Deniz Mecmuası, sayı 375, 1945, sayfa 43-50) faydalanarak hazırlandı. Yakıtal’ın kaynağının arşiv kaydının farklı olması nedeniyle (Vakıflar Genel Direktörlüğü arşivinde 571 numaralı İstanbul’u sanî defterinin 184.sahîfesinde 811 hulâsa numarasında kayıtlı Barbaros’ un vakfiyesi.) alıntı yapılan metinler elden geldiğince kontrol edildi. Karışıklık olmasın diye çevriyazı sahafiye belgesi ve dipnotları mavi yazıldı. Vakıf uzmanları okunamayan sözcüklerin “boş/…….” geçildiğini, anlamlarının karşılıkları bulunmayan sözcüklerin yanına soru (?) işareti konulduğunu belirttiği için dizdirilirken hiçbir düzeltme yapılmadı, orijinal haliyle dizildi.
•DERYA KAPTANI HIZIR HAYREDDİN PAŞA’NIN VAKFİYENÂMESİ
NOT:
1- Vakfiyenâme; benzerlerinde usul olduğu üzere hiç noktasız ve kesintisiz devam etmekte ise de, yeni harflerle yazılışında cümle bölümleri ufak boşluklarla ayrılmıştır.
2- Kezâ; âyet, hadîs ya da Arapça metinli duaların belirlenmesi bakımından, ayrı birer cümle imişler gibi yine baş ve sonları boşluklu olarak yazılmıştır.
3- Vakfiye içindeki bölümlerin daha kolaylıkla bulunması için, vakfiyenin esasından olmamakla beraber, bu bölümlere ait belirletici bölüm başlıkları konulmuştur.
4- Arapça ve Farsça kökenli tamlamalarda, asıl sözcükle tamlama ekleri arasına (-) işareti koymak yerine, okumada bütünlüğün kaybolmasını önlemek maksadıyla, sözcükler ekleriyle birlikte okunulduğu gibi yazılmıştır.
5- Günümüzde kullanılmamaları bakımından manalarının anlaşılması zor olan sözcüklerin Türkçe karşılıkları dipnotu olarak gösterilmiştir.
6- Metinde okunamıyan sözcükler boş olarak geçilmiş veya anlamlarının karşılıkları bulunamıyanların yanına (?) işareti konulmuştur.
•EVKAF İDARESİNİN VAKFI KAYIT NOTU
Beşiktaşta ve gayrıda vâkî Kapudânı Esbâk Merhûm Hayrettin Paşanın Istanbulda Zeyrek Yokuşunda ve mahalli sâirede vâkî musakkafat ve türbe ve mescidi şerîf ve medresesi ve nukudu vakfı.
25 Cemâziyelevvel 212 H (15 Kasım 1797 M) tarihinde sâdır olan irâdei aliyye mûcibince kayd olunmuştur. Hulasa 811
…………………………….:
Elhamdü lillâhi veliyyül hamîdül vâhik mâ hüyel muharrer fîhi minel vakf vel tescîlü vet tahkik vessahha[12] indî[13] mâfih vassah ledî[14] mâ yebhasûne (?) min emrül vâkıf veş şurût alâ mahattel[15] mebsût muhkemül sıhha ve lüzûma fî hususa ve umuma âlimen bil hilâf[16] vel eslâf (?) minel ümme[17] vel eslâf vessaha ledî (?) vessaha min yedi mâ irâkul (?) vâkifül müşarünleh bâtinül kitâb vefkahüllâhu tealâ[18] esâdül (?) harâb ve fâtırât (?) ….. ….. …. ….. ….. ….. rahmân Mustafâ Sadreddin ….. Muhammed ….. …..
….. ….. …..
….. ….. …..
•VAKFIN KURULUŞU
(Tersane-i Amire’de Kapudan Paşa’ya ait odada Hayrettin Paşa yanında Salih Paşa olduğu halde, 22 kişinin şahitliği önünde Vakfiyenamesi’ni yazdırmış ve vakfettiği akar, para ve kitaplarını Salih Paşa’ya teslim ederek ölümüne kadar iyi bir şekilde korunmasını ve ölümünden sonra mütevelliye teslim edilerek onun tarafından yürürlüğe konmasını istemiştir.)
ELHAMDÜLİLlâhillezî sultâne na’tel ezel[19] el vâhidülfer[20] vellezî gufrâne yemhakkül zelel rab taâlâ şâne ammelverâ[21] ihsâne lâ yenbagî[22] rıdvâne ila halâsülamel yâ men[23] latîf lem yezel[24] eltâf[25] benâ (?) fîmâ[26] nezzel entelkavî neccenâhi kahrın yevmülhalel yâ men yerâ mâ fissudûr yesserlenâ hayrelumûr eminül hamdellez cealel sadakate eccâriyete sebeben lilmüncât minennâr vesselâtü vesselâm alâ Muhammed şefîan lilmüznebîn[27] fil yevmil haşri vel karâr ve alellâhil ebrâr[28] ve sahbel[29] ahyâr hezarân hamdi fâyik ve sad hezâr[30]senâyı lâyık ol vâkıfı hakaayıkı eşya ve mâlikül mülk yektâyı bî hemtâ hâliki fevk ve tahtı arz ve semâ ve hazreti nebiyyü muhtâr sallû alâ nûrül hedyâ sallû a’leş şems eddehâ hayrül verâ ilmü alem rebbül enâm ve nâzırı enzâr nübüvvet emînül emnâ’ı risâlet ve fahri kâinât mefhari mevcûdât hazretlerinin dahî âli evlâdü ezvâcı mutahharât ve cihârı yâr bâ safâ rıdvânı taalâ aleyhim ecmaîn.
devr ved[31] sahni gülzâr[32] kitâbı mecmete(?) şiâr kılınmağa bâdî budur ki husûsu câit tafsîlin istismâ’ve mahkemesiyçün imtisâlen li emri âlî bittemâs bu fakîre devletlû Kapudân Pâşa yüsrullâh[33] mâ yeşâ hazretlerinin tarafı aliyyelerine me’muren Mahrûsai Galataya tâbi Tersâneyi Âmirede vâki kaptanpaşa hazretlerine mahsus odaya varup hâtimei vakfiyede esâmileri keşîde s uhte (?) sütûr[34] kılınan müslimîn ile akdi meclisi şer’i şerîfi ahmedî ve bâstı[35] mahfeli dîni münîfi muhammedî olduğunda bilfiil devletlû saadetlû Derya Kaptanı sâhibül hayrât ve râgıbus sadakaat veccerat (?)[36]ellezînehüm hüdallâhülhalak ilâ sebîlül hasenât HAYREDDİN PÂŞÂ İBNİ NURULLAH İBNİ ABDULLAH meclisi ma’kûd[37] ve ma’hûde[38] ve mahfeli mebsûta[39] ve meşhûde[40] beyyînî[41] ve tafsilî[42] müterakkib[43] vakfına liecelittescîl[44] ve li emriltekmîl mütevellî nasb ve tâyin buyrulan fahrül akrân[45] ümerâyı deryâdan Salih Paşa ibni Halil Bey mahzarında[46] takrîri kelâm ve bastı alel merâm eylediği nushai insanı ketmi ademden idâ’ı[47] uslûb ve ahseni takvîm[48] üzere ihtirâ edüp ve hilkati insân zaîfen vâyei[49] uhrâda kavle teâlâ hüvellezî halakaküm min nefsi vâhideten dahî nazmı kerîmde vallâhü yüzâaf limen yeşâü velîd ve kâne va’dallâhu mefûlen sadakallahül azîm ol sultânül enbiyâ ve senedi esfiyâ ve resûlu kibriyâ Hazreti Muhammedül Mustafâ sallâllâhü taâla aleyhi ve sellem hazretlerinin hakkında ve nazmı kerîmede buyrulan kavle tebâreke ve teâlâ ve mâ erselnâke ilha rahmetel âlemîn dahî hayrellâl ve hayrel esâb hazerâtının rûhu fütuhlarına îsâr[50] ve nisâr[51] olunur ki eshâbı isem[52] ve maâsî[53] yevmi yü’hazel mücrimûne dahî bin nevâside[54] yevmi lâ yenfai mâle ve lâ benûnel emen[55] etiyallâhü bi kalbi selîm ve âtiyei[56] uhrâda küllü nefs zâikatül mevt erişmeden bu dârı fenâdan Hazreti Rabbül âlemîn cânibinden atâ ve ihsân buyrulan mevâhibi[57] gayrı mütenâhinin haddi ve atâyâyı[58] nâ mahsûrenin[59] adedi ukuulü[60] benî âdem ile mahdûd ve ma’dûd olmak mümkün olmadığını mülâhaza idüp ….. mübtelâyı sefer dâim ve naîmi mânend zillizâil[61] ve bî kaaim olduğu her hald zâhir ve nümâyân olmağın ve lâkin eddünyâ mezrâatel âhirete nazmı kerîminden ayân ve küllü min aleyhâ fân hakikatı vüc du insâna sirâyet etmeden ve kavle taâlâ innel hasenât yezhebül seb’ât ve ayâtı uhrâda İnne rahmetâllâh karîb minel muhsînîn cemi’ mü’minî mü’minâta Hazreti Rabbel âlemînin rahmeti âmdır.
Binâenaleyh femen câe bil haseneti hale aşere emsâlihâ sadakallâhül azîm bittifâkûl bâtın[62] vez zâhir[63] ve inşirâhüs sadr ve cemîül hâtır şâkirül en’ame ictibâh ve mahdûsen bâlâi Mevlâda ikrârı sahîhi şer’î bî ictibâh edüp lillâh (?) sevîa[64] nidâyı icâbı edâyı ibtihâ en nefsül mutmaînete ercaî ilâ rabbike den agâh olup re’yi rûyi katâr (?) bîşumâ semtine atfı inân[65] nigâh mahzı rızâyı rabbül enâm tahlîsinde binâenaleyh işbu hayrâtüz zikrin cilvegâhı mansaba zuhûru arzı bâlâ ve ihrâmına[66] değin
→ZEYREK KURBÜNDE ÇİNİLİ HAMAM
(Zeyrek yokuşunun üstünde erkek ve kadın için yeni iki çinili hamam ki Sultan Süleyman Han, Mimar Sinan’ın İstanbul’a getirdiği sudan bu hamamlar için birer lüle su ayırtmıştı.)
Dârüs saltanatüs senîyetül Osmâniyetül hamiyyetül Konstantanîyyede Zeyrek Yokuşunun fevkinde vâki ricâl ve nisâ içün müceddeden kendû mâlım ile mülküm olmak üzere çifte iki adet hamamlârım içün halîfetüllâhu fil arz olan pâdişâhı âlem penâh Sultan Süleyman hân halledallâhu mülke hazretleri hasbetallâhu tealâ müceddeden âsitânei aliyyeye getürdükleri âbı zülâlden[67] bizzât eltâfı keremi aliyyelerinden temlik nâmei hümayûnu ile çifte hamamlârım içün bir lüle su ve hakkı mecrâsiyle temlik ve teslîm ben dahî temellük ve tesellüm ahzü kabz edüp ve iki adet Çifte Çinili Hamam tesmiye eylediğim mülk hamamlârımın hudûdunun bir tarafı Sipâhiler Ağası Sâbık Hasan Ağanın mülk menzili ve bir tarafı sâbıkaa Sadrıâzâm Kethüdâsı Ali ağa vereselerinin menzili ve bir tarafı Külhan Sokağında Hazinedâr mehmet Efendi manzili ve iki tarafı tarîki âm ile mahdut ve meşhûr çifte hamamlarımı
→ZEYREK YOKUŞU TAHTINDA FURUN VE DEĞİRMEN (Zeyrek yokuşunun altında yan yana bir fırın ile bir değirmen)
Ve yine Zeyrek Yokuşu tahtında vâki silki mülkümde münselik birbirine muttasıl bir bâb mülk furun ve bir bâb mülk değirmanımın bir tarafı Elhâc Ali menzili ve bâzen Elhâc Hasan değirmanı ve bir tarafı Râbia Hanımın mülk menzili ve bir tarafı tarîki hâs ve tarafı râbii tarîki âm ile mahdut furun ve değirmanımı
→KAPANI DAKİKDE ALTI MENZİL
(Unkapanı Müderrisoğlu Mahallesi’nde bitişik altı ev)
Ve yine mahmiyei mezbûrede Kapanı Dakîk dâhilinde vâki İbni Medas Mahallesinde birbirine muttasıl silki mülkü sahîhimde münselik altı adet menzillerimin bir tarafı Silahdar Ağası Esbâk Elhâc Hüseyin Ağanın menzili ve bâzen Emine Hanım menzili ve bir tarafı Mûsâ Çavuş menzili ve bâzen Dellâl Süleyman Çelebi menzili taraf
(çevirmenin notu: burada fotokopide bir satır atlanmış )
tarîki âm ile mahdud büyûtu[68] adîdeyi muhtevî altı adet mülk menzillerimi
→BALAT KAPISI DAHİLİNDE ÜÇ MENZİL
(Balat Kapısı’nda Parmakkapı’da bitişik üç ev)
Ve yine mahmiyei mezbûrede Balat Kapusu dahilinde Parmak Kapu nâm mahalde vâki Uhrâ[69] Mahallesinde birbirine muttasıl üç bâs mülk menzillerimin bir tarafı kilisa bahçesi ve bir tarafı Kuyumcu Dimitrak menzili ve bir tarafı Sarraf Bogos nâm zimmî[70] menzili ve bâzen Zafire Nasrâniye menzili ve bâzen Totor menzili ve tarafı râbii tarîki âm mahdut büyûtu adîdeyi muhtevî mülk menzillerimi
→KARAGÜMRÜK KURBÜNDE MENZİL
(Karagümrük’te meyve ağaçları dolu bir bahçe içinde iki katlı harem kısmı ve ayrı bir bahçede iki katlı selamlık kısmı olan büyük bir konak)
Ve yine mahmiyei mezbûrede Karagümrük kurbünde vâki silki mülkü sahîhimde münselik bir bâb menzilimin iki tarafı Sâbıkaa Çavuşbaşı Müteveffâ Mehmed Ağa vereselerinin menzili ve bir tarafı Sandal Bedestanında Mütevellî Elhâc Hasan nâm kimesnenin sâkin olduğu mülk menzil ve bâzen Elhac Ali menzili ve tarafı râbii tarîki âm ile mahdud ve mümtâz dâhiliyesinde sekiz bâb fevkaanî oda ve üç sofa ve bir köşk ve tahtânî beş bâb oda ve üç sofa ve mutbah ve sarnıç ve kilar ve berri mâ’[71] ve kenif[72] ve eşcârı müsmireli bağçe ve hâricide altı bâb oda ve üç sofa ve tahtında bir kargir mahzen ve bir köşk ve bir kahve odası ve bir ahur ve bağçe ve birri mâ’ ve sokak kapusunu müştemîl mülk menzilimi
→AYVANSARAY KAPISI DAHİLİNDE ODALAR
(Ayvansaray kapısında Kıpti [Çingene] odaları ismi ile anılan ve on iki oda ve bir sofalı bina)
Ve yine mahmiyei mezbûrede Ayvansaray Kapusu dahilinde vâki kıbtiler Odaları demekle ma’rûf ve meşhûr silki mülkü sahîhimde münselik birbirine muttasıl tahtânî oniki bâb oda ve birer sofa odalarımın bir tarafı Kapucu Ahmed Çelebinin menzili ve bâzen Yusuf Beşe sâkin olduğu menzili ve bir tarafı Meryem Hâtun menzili ve bir tarafı dahî Ken’an Ağa Bostanı demekle maruf ve tarafı râbii tarîki âm ile mahdut mülk odalarımı
→BALIK PAZARINDA YAHUDHÂNE
(Balık Pazarı Halil Paşa Mahallesi’nde Yahudihane de denilen iki katlı bir han)
Ve yine mahmiyei mezbûrede Balık Pazarı dahilinde vâki Halil Paşa Mahallesi Acem Ağa demekle mâruf mülkü sahihimde münselik bir bâb yahu dihâne tâbir olunan yahudhânemin hududlarının iki tarafı Mısır Tüccarlarının sâkin dekâkin[73] ve iki tarafı kargir mahzenler ve tarafı râbii tarîki âm ile mahdud ve mümtâz fevkaanî ve tahtânî büyûtu adîyeyi muhtevî mülk yahudhânemi
→MAHMUTPAŞA KURBÜNDE KEBÎR MENZİL
(Mahmutpaşa Boyacılar Sokağı’nda bahçe içinde haremlik/selamlık kısımları iki katlı büyük bir konak)
Ve yine mahmiyei mezbûrede vâki Mahmudpaşa kurbünde Boyacılar Sokağında vâki mülkü sahîhimde münselik bir bâb mülk menzilimin bir tarafı Bostanî Mehmed Ağa Odaları ve bir tarafı Kapucubaşı Hasan Ağanın mülk menzili ve bir tarafı sâbıkaa Bedestânî Kedhüdâsı Elhâc İsmail Ağanın sâkin olduğu menzil ve tarafı râbii tarîki âm ile mahdud ve mümtâz dâhilide altı bâb oda ve üç sofa ve tahtânî iki oda ve bir sofa ve bir kahve odası ve sarnıç ve matbah ve hâriciyede fevkaanî üç bâb oda ve iki sofa ve tahtında bir kahve odası ve berri mâ’ ve ahur ve bir mıktar bağçe ve büyûtu adîde kebîr mülk menzilimi
→KADIRGA LİMANI’NDA ALTIOCAK MAHALLİNDE ALTI MENZİL
(Kadırga Altı Ocak Sokağı’nda bitişik altı dükkân)
Ve yine mahmiyei mezbûrede Kadırga Limanı nâm mahalde Altıocak tâbir olunan sukda[74] vâki birbirine muttasıl silki mülkü sahihimde münselik altı bâb menzillerimin bir tarafı Aşcıbaşı müteveffâ Elhâc Ahmed Ağanın mülk menzili ve tarafı dahî Cebeciler Kâtibi Mehmed Efendinin mülk menzili ve bir tarafı Sürre Emîni Merhum Elhâc Hasan Ağanın vereselerinin menzili ve tarafı râbii tarîki âm mahdut altı bâb mülk menzillerimi
→BALAT DAHİLİNDE İKİ MENZİL
(Balat’ta Kesmekaya mevkiinde “Yahudihane” de denilen bitişik iki han)
Ve yine mahmiyei mezbûrede Balat dahilinde Kesmekaya tâbir olunan nâm mahalde vâki birbirine muttasıl silki mülkümde münselik iki adet yahudhâne tâbir olunan mülk menzillerimin iki tarafı Mehmed Bey nâm kimesnenin mülk menzili ve bağçesi ve bir tarafı Elhâc Mehmed menzil ve bâzen Emine Hâtun menzili ve bir tarafı tarîki âm ile mahdut ve mümtâz mülk yahudi hânemi
→GALATA’DA KÜRKÇÜ KAPUSU DAHİLİNDE SEKİZ MENZİL
(Galata Kürkçü Kapısı’nda kale duvarı yanında bitişik sekiz dükkân)
Ve yine Mahrûsai Galatada Kürkçü Kapusu dahilinde cidârı hısında[75] vâki silki mülkümde münselik ve birbirine muttasıl sekiz bâb menzillerimin bir tarafı arzı mîrîden[76] arsai hâliye ve bir tarafı ve bir cidârı hısın ve bir tarafı tarîki hâs ve tarafı râbii tarîki âm ile mahdut ve mümtâz mülk menzillerimi
→GALATA YANIKKAPI KURBÜNDE MENZİL
(Galata Yanıkkapı’da bir ev)
Ve yine Mahrûsai Galatada Yanıkkapı kurbünde silki mülkü sahîhimde münselik bir bâb mülk menzilimin bir tarafı Nakule nâm zimmînin mülk menzili ve bir tarafı Terceman Yanko menzili ve bir tarafı Bazirgan Betnova zimmînin menzili ve bağçesi ve tarafı râbii tarîki âm ile mahdut ve mümtaz büyûtu adîdeyi muhtevî mülk menzilimi
→KEZA GALATA’DA YANIKKAPI KURBÜNDE DİĞER MENZİL
(Galata Yanıkkapı’da kilise bahçesi yanında bir ev)
Ve yine Yanıkkapı kurbünde kenisa[77] bağçesi ittisâlinde vâki mülkü sahihimde münselik bir bâb mülk menzilimin hudûdunun bir tarafı Bazirgan Canko zimmînin mülk menzili ve bir tarafı kezâlik kenisa bağçesi ve bir tarafı tarîki hâs ve tarafı râbii tarîki âm ile mahdud büyûtu adîdeyi muhtevî mülk menzilimi
→BEŞİKTAŞ’TAKİ MEDRESESİ KURBÜNDE MENZİL
(Beşiktaş sahilinde büyük bir konak)
Ve yine Mahrûsai Galataya tâbi Kasabai Beşiktaşda vâki lebi deryâya nâzır müceddeden binâ eylediğim medrese kurbünde hâlâ kendümin sâkin olduğum mülkü sahihimde münselik dâhiliye ve hâriciyeli bir bâb kebî mülk menzilim ile
→KEZA BEŞİKTAŞ DERESİNDE MENZİL
(Beşiktaş’ta deniz kenarında Hızır Hayreddin Paşa’nın bizzat yeniden yaptırdığı ve oturduğu büyük bir konak)
Ve yine Beşiktaş Deresinde bir tarafı lebi deryâ ve bir tarafı Beşiktaş Deresi bir tarafı tarîki hâs ve tarafı râbii tarîki âm ile mahdut ve mümtâz büyûtu adîdeyi muhtevî mülkü sahihimde bir bâb kebîr mülk menzilim ki bâ cümleten[78] tevâbi’[79] ve ilel vâhik cemi’ müştemilâtı ile
•YİRMİBEŞ BİN KURUŞ NUKUD
(Her kuruşu 120 akçe olmak üzere 25 000 kuruş nakit para)
Fâseketum kemâ emret emrinin tahtınde mastetir bu abîd fakîri pür taksîr iâneti rabbül âlemîne mazhar olduğum halde ubûdiyetten ayrılmayup tevfîki rabbânî irişüp hazreti rabbül âlemîn cânibinden atâ ve ihsân buyrulan yeddimde mevcud tayyîb mâlimden nukuudu mevkuufumdan fî sebilillâhi teâlâ ifrâz ve ihrâc eylediğim yirmi beş bin guruşumu her bir guruş yüz yirmi akçe olmak üzere idrâc[80] ihrâc eyledim
•MEDRESESİNDE DÂRÜLHADÎS ODASINDA YİRMİ KİTAP VAKFI
(Medresede okuyacak yatılı ve gündüzlü öğrencilerin faydalanmaları için medresenin ders odasından dışarı çıkarılmaması kaydıyla 20 cilt kitap. Hepsi medresede okunabilecek, devrin kıymetli dini -şerh, tefsir ve mecelleye ait- kitaplarıdır:
Bir Hüsn-ü hat, Bir Kelâm-ı kadim ve hepsi birer cilt olmak üzere:
1) Buharî-i Şerif
2) Tevsî-i Beyzav
3) Tevsî-i Kâz’î
4) Mesabih-i Şerif
5) Mişkât-ı Envâr
6) Mennar Şerhi
7) Kitab-ül Envar
8) Kenz şerh-i İsâ
9) Mültekal’ebhur
10) Şer’a Şerhi
11) Durer Şerhi
12) Lügat-ı Mirkât
13) Hulâsa-tül Fethavi
14) İbrahim Halebi
15) Ali Kâdi
16) Ferâiz
17) Sadr-üş Şâfiye
18) Kâfiye ve Şâfiye
19) Müşkilât
20) Molla Câmî )
Ve dahî ettayyibül ebed ve ahsen vücûdu hayrât olan kitaplarımdan menâfii âmmeye şâmil olması dahî teemmül eylediğimde fukarai ulemâ ve tâlîbân mütalaa eyleyüp müşkilâtlarını feth itmeleriyçün yirmi cild kitâblârımı binâ eylediğim medresemde vâki dârülhadis odasında hıfz olunup medrese derûnunda binâ eylediğim oniki adet hücerâtın her birinde sâkin olan talebei ulûm mütalaa eyliyeler ve sâir talebe mütalaa eyliye ve dârülhadîs odasından taşraya verilmeye kütübü meşrûhumu bigayet hıfz oluna yirmi cild kitaplarımdan bir hüsnühat bir kelâmı kadîm ve bir cild Buharîi Şerîf ve cilt Tefsîri Beyzâvî ve bir cilt Tefsîri Kaadî ve bir cilt Mesâbihi Şerîf ve bir cilt Müşkâtı Envâr ve bir cilt Menar[81] Şerhi ve bir cilt Kitâbül Enver ve bir cilt Kenz[82] Şerhi İsâ ve bir cilt Mültekiyyül Ebher[83] ve bir cilt Şer’a Şerhi[84] ve bir cilt Dürer Şerhi ve bir cilt Lugâtı Mirkaat[85] ve bir cilt Hulâsatül Fetâvî[86] ve bir cilt İbrahim Çelebî ve bir cilt Ali Kaadî ve bir cilt Ferâiz[87] ve bir cilt Sadrüşşeria[88] ve bir cilt Kâfiye[89] ve Şâfiye[90] ve bir cilt Müşkîlât ve bir cilt Molla Câmî cem’an cilt kitabı meşrûhumu dârülhadîs odasında hıfz oluna
•TÜRBEİ DER BEŞİKTAŞ
(Hızır Hayreddin Paşa’nın ölümü halinde Beşiktaş Deve Meydanı’nda defnedileceği Türbesine türbedar tayini ve ikişer kandil yakılması, türbeye azatlı kölelerinin ve onların evlatlarının da defni)
Ve yine Kasabai Beşiktaşta Deve Meydanı Tâbir olunan meydana kendü cesedimi defn olunmasiyçün müceddeden binâ eylediğim türbei şerîfime bu dârı fenâdan serâyı bekaaya[91] rıhlet eylediğimde cesedimi defn edüp bir sâlih kimesne türbedâr nasb ve tâyin olunup kabrimin üzerinde beher leyl ikişer kandil fürûzân[92] oluna ve türbenin cevânibi erbaasına ütekaalarım[93] ve evlâd evlâdların defn oluna
•MEDRESE CİVARINDAKİ AŞHÂNEDE PİLAV ZERDE
(Ölümünden sonra Medrese cıvarındaki aşhanede cuma ve pazartesi gecesi pilav-zerde dağıtılması için iki aşçı tayini)
Ve medrese civarında binâ eylediğim aşhânede vefâtımdan sonra talebe-i ulûm için cumâ gecesi ve pazartesi gecesi pilav ma’ zerde tabh oluna ve iki nefer aşcı tâyin oluna
•BEŞİKTAŞ’TAKİ MEDRESE
(Medrese için bina inşası…)
Biccümletüt tevâbi’ ve ilelvâhik ve kâffei hukûk ve murâfıkı[94] ile hâlisetül vechi rabbül kerîm ve herriyyen[95] min[96] ikaabel[97] elîm ve taleben lem rızâtullâhu rabbel âlemîn ve mehallisen[98] limen lâ yefi’ ecrel muhsinîn ve en teaddüvâ ni’metallâh lâ tahsulâ ayâtı beyyinâtın mâ sadakınca Kasabai Beşiktaşta rızâullâhu tealâ müceddeden binâ ve ihyâ eylediğim medresei münîfim içün
•VAKF EDİŞ BÖLÜMÜ
( Zeyrek’teki çinili çifte hamaları, değirmen ve fırını, 25.000 kuruşu ve 20 cilt kitabı medreseye vakfedilişi )
Mârüzzikr Mahmiyei mezbûrede Zeyrekde çinili çifte hamamlarımı ve değirman ve furunumu ve menâzîlûnu mezkûrunumu ve meblağı mezbûr yirmi beş bin guruşumu ve yirmi cilt kütübü meşrûhumu biccümle müştemilâtı ile emlâklerimi hasbetallâhül mülkül ferdül âhadüs samed ve haseneteli rûhi resûlül mükerremül mecîd vakfı sahîhi müebbed ve habsi sarîhi muhalled[99] ile vakfü habs eylediğim Ve nahnı akreb ileyh min hablel verîd nazmı kerîminde ve Furkaanı âzîminde buyurulmağın dahî şöyle şart ve ta’yîn eyledim ki mâdem ki hil’ati sahn ile mükerrem ve ni’meti hayât ile mü’tenem olam vakfı mezbûruma kendim mütevellî ve nâzır olup ve mârüzzikr bâlâda mezkûr menzili mahdûdu mezbûrda sâkin olup zabt ve tasarrufâtı taklîl[100] ve teksîri ve câizzikr ve vezâifin tebdîl ve tagyîri ve erbâbı cihâtın[101] idrâcı[102] ihrâcı azlü nasbı ve sâir tasarrufâtı merreten ba’de uhrâ[103] kendû yeddimde olup bana aslâ bir ferdi mâni ve mezâhim olmaya[104] billâhil mülkül bâkî rûhu insân rûhum mahbûsu şiddeti berzâhı bedenim mirkaatı[105] menzili makaayâ râhî[106] olduğumda ecel câmını nûş eylediğimde ol hazreti rabbül müteâl[107] indinde kabûle karîn olduk??? bi avnullâhil mülkül kerîm hazreti zülcelâl rabber rahîm kullarının hakkında cibrîl aleyhisselâm ile hâtemül enbiyâ aleyhisselevât vesselâm hazerâtına inzâl buyrulan furkaanı azîminde kavle tealâ innallâhe yagfirül zünûb cemîa inne hüvel gafûrürrahîm ayâtı bünyâtın[108] mâ sadakınca affı gufrânına mazhar olduğum halde ukbâda âsârını müşahade olunacağı halde inşirâhı sadr ve incilâyı kalbiyle zevku safâ ve hâtemül enbiyâ ve imâmül etkiyâ[109] ve resulü kibriyâ kaabı kavseyn[110] evveliednâ (?) hazreti habîbi hüdâ Muhammedül Mustafâ sallallâhi aleyhi vesselêm ve âli evlâdü ezvâc ve esâbı bâ sefâ ve cihârı yârı güzîn ve aşerei mübeşşire rıdvânullahı tealâ aleyhim ecmaîn hazerâtiyle cemi’ mü’minîn ve mü’minât ile maan şefâati şerîflerine mazhar olduğumuz halde cenneti âlâda tûbâ altında müstazil[111] olup Resûlullâh aleyhisselâm hazerâtını mübârek desti şeriflerinden ve sefîhim rabbihim şarâben tahurâdan kana kana içüp ve cenneten ve harîrâ nazmı kerîmi mâ sadakınca hüvvele donlârın giyüp ve kâne va’dallâhü mefûlen sadakallâhül azim va’dinde sâdık hazreti zülcelâl habîbini ve resûlünü keşfi cemâl içün huzûru ma’nevîsine da’vet buyrulduğu halde mazharı lutfü hüdâyı müteâl[112] kullârının hakkında vâ’d buyrulan kullarından olup sürûrül enbiyâ ve resûlü kibriyâ aleyhisselâm ile da’vet olunduğumuz halde keşfi cemâl müşahedei kemâl atâ ve ihsân olunan kullarından oladız âmîn
•ŞARTI TEVLİYET
(Hızır Hayreddin Paşa bütün vakıf işleri için ilk mütevelli olarak azatlı kölesi Abdullah oğlu Hacı Hüsrev’i tayin etmiş, diğer kölelerinin onun işine karışmamalarını ve Hacı Hüsrev’in, halen kendisinin oturmakta olduğu Beşiktaş’ta medrese yanındaki konağın yarısında… oturmasını vasiyet etmişti.)
Bahri mukataa (Bahri mata?) ve lîs[113] dârı fenâdan serâyı bekaaya intikâl eylediğimde vakfı mezbûrumun tevliyet ve galleye[114] utekalarımdan[115] Elhâc Hüsrev ibni Abdullâh nâm mu’tekim[116] meşrûtiye üzere mütevellî olup kendû sâkin olduğum menzilde dahî meşrûtiyet üzere mutasarrıf olup ve sâkin ola ve sâir utekaalarımdan kimesne umûru husûsuna taarruz eylemiyeler vefâtımdan sonra cesedimi Deve Meydanında binâ eylediğim türbeye defn eyliyeler ve türbei şerîfin cevânibi erbaasına utekaalarım utekaalarımın evlâd ve evlâdların defn eyliyeler mütevellii mezbûr Elhâc Hüsrev nevbeti zabt tasarrufâtının vakti zamânında binâ eylediğim medresei münîfim içün vakf eylediğim çifte çinili hamamı ve furunu ve değirmanı menâzilunu mezbûrunun ecri misilleriyle müeccilelerin[117] tâyin idüp muaccelei misliyeleriyle âhara icâreteyn[118] ile vechi şer’îsi üzere icârı isticâr[119] edüp muaccelelerin ahzı kabz idüp nukuudu mâli vakfı mezbûr yirmi beş bin guruşun üzerine zam ve ilhâk eyliye biccümle mâli vakfı merkuumu rehni kavî[120] veyâ kefîlli millî ondan ona bir hesâbî üzere fukahâ ve ulemânın cevaz verdikleri vech üzere a’mâl olunup
→MÜDERRİS
(Şeyhülislam tarafından tayin olunacak ve haftada iki gün Tefsir-i Şerif dersi verecek müderrise gündelik 50 akçe ödenmesi)
Hâsıl olan îcârattan ve nukuudu mevkûfunun nemâsından binâ eylediğim medresei münîfime şeyhül eslâm sellemehüs selâm hazretlerinin tarafı aliyyelerinden bâ işareti aliyye müderrisinül kirâmdan tâyin buyrula müderris efendi haftada iki gün dârülhadîs odasında tefsîri şerîf okudup yevmî elli akçe vazîfe verile
→ÖĞRENCİLER
(12 odalı Medrese’nin her odasında bir öğrencinin yatılı kalması ve her öğrenciye günde beş akçe verilmesi)
Ve medrese derûnunda binâ eylediğim oniki adet hücerâtta sâkin olan talebe haftada ikişer gün müderris efendinin dersinde hazır olup her bir hücerât için yevmî beşer akçe vazife verile
→HÂFIZI KÜTÜP (KÜTÜPHANE MEMURU)
(Dar-ül-hadis odasındaki 20 cilt kitaba bakmak için günde bir akçe ödenecek kütüphane memuru tayin edilmesi)
Ve dârülhadîs odasında vaz’ eylediğim yirmi cilt kütübü meşrûhumu hıfz eden hâfızıkütüp olan kimseye yevmiye bir akçe vazîfe verile
→ÂBKES (SU ÇEKEN)
(Şadırvana kuyudan su çekmek için tayin edilecek kişiye günde iki akçe verilmesi)
Ve medrese binâ eylediğim şadırvana berri mâ’dan su çeken âbkeş[121] ta’yîn olunan kimesneye yevmî iki akçe vazîfe verile
→BEVVÂB (KAPICI)
(Tuvaleti temizlemek ve her gece Medrese önünde kandil yakmak için günde iki akçe ile bir kapıcı tayin edilmesi ve ayda iki okka zeytinyağı verilmesi)
Ve dahî medrese derûnunda olan memşâyı[122] tathîr idüp beher leyl önünde bir kandil fürûzân idüp medrese kapusu açup sabah ve akşam kapayan bevvâb tâyin olunan kimesneye yevmî iki akçe vazîfe verile
→KATİP (MAL SAYMANI)
(Vakfettiği akarlarını yazmak için tayin edilecek katibe günde iki akçe verilmesi)
Ve dahî musakkafâtı vakfı tahrîr içün bir kâtip ta’yîn olunan kâtibe yevmî dört akçe vazîfe verile
→CÂBİ (TAHSİLDAR)
(Kiraları toplamak üzere tayin edilecek tahsildara günde altı akçe verilmesi)
Ve icârâtı cem’ ve tahsîl için yevmî altı akçe vazîfe ile câbî[123] ta’yîn oluna
→MU’TEMED
(Vakıflar için tayin edilecek mutemede günde üç akçe verilmesi)
Vakfı mezbûrum içün bir kimesne mûtemed nasb ve ta’yîn olunan mûtemede yevmî üç akçe vazîfe verile
→NÂZIR
(Vakıflar için tayin edilecek nâzıra günde beş akçe verilmesi)
Bir sâlih kimesne nâzır olup nâzır olan kimesneye yevmî beş akçe vazîfe verile
→İMAM VE MÜEZZİN
(Beşiktaş Arap İskelesi’ndeki Tekerlek Mustafa Efendi Camii’nin imam ve müezzinine günde ikişer akçe verilmesi)
Ve kasabai mezbûrede Arap İskelesi kurbünde Tekerlek Mustafa Efendi Câmii Şerifinde her kim imam ve her kim müezzin olur ise vakfı mezbûrumdan yevmî ikişer akçe vazîfe verile
→AŞÇILAR
(Medrese yakınında yaptırdığı aşhanede, ölümünden sonra her Cuma ve Pazartesi geceleri öğrencilere pilav ve zerde dağıtılması ve iki aşçıya dörder akçe verilmesi)
Ve medrese kurbünde binâ eylediğim aşhânede gallei evkaafı mezbûreden[124] her cumâ gecesi ve her pazartesi gecesi medrese derûnunda sâkin olan talebei ulûm içün pilav ma’ zerde tabh eden iki nefer aşcılara yevmî dörder akçe vazîfe verile
→TÜRBEDÂR
(Beşiktaş’daki Türbe’sine günde iki akçe ile bir türbedar tayin edilmesi)
Ve türbei şerîfe bir sâlih kimesne yevmî iki akçe vazîfe ile türbedâr ta’yîn oluna
→KANDİL ÜCRETİ
(Ölümünden sonra her gece baş ve ayak uçlarında birer kandil yakması için türbedara günde iki akçe ve her kandil için ayda ikişer okka zeytinyağı verilmesi)
Ve her gece bâşım ve ayağım ucunda birer kandil türbedâr olan kimesne fürûzân idüp yevmî iki akçe vazîfe verilüp iki kandil içün beher mâh iki vukkiye[125] ruganı zeyt[126] verile ve medresede bevvâb olup memşâların önünde beher leyl bir kandil içün beher mâh birer vukkiye ruganı zeyt verile
→MÜTEVELLİ
(Vakfa mütevelli olacak kimseye günde yirmi akçe verilmesi)
Vakfı mezbûrumu meşrûteyit üzere mütevellî olan kimesneye yevmî yirmi beş akçe vazîfe verile
→HASBÎ NÂZIR
(İstanbul’un zenginlerinden vakfa denetçi seçilecek dini bütün bir kimseye her yıl altı yüz akçe verilmesi)
Ve mahmiyei Istanbulda mevâliyyül uzzâmdan olup seccâde neşîn şerîat şiâr olun efendi hazerâtı vakfı mezbûreme hasbî nâzır olup sene be a ne ???? vazîfei mezbûr ile ve cümle mürtezikai hâzırûnu[127] olup mütevellii mezbûrun muhâsebesini ru’yet buyuralar beher sene harcı muhâsebe altıyüz akçe verile
•MEDRESE KURBÜNDEKİ MENZİLDE OTURACAKLARA DAİR ŞARTLAR
(Hızır Hayreddin Paşa bütün vakıf işleri için ilk mütevelli olarak azatlı kölesi Abdullah oğlu Hacı Hüsrev’i tayin etmiş, diğer kölelerinin onun işine karışmamalarını ve Hacı Hüsrev’in, halen kendisinin oturmakta olduğu Beşiktaş’ta medrese yanındaki konağın yarısında oturmasını vasiyet etmişti:
“Bu binanın geri kalacak diğer yarısı ile sair akarlarının kiralarından sarfedileceklerinden artacak paralarla; Hüsrev’in yeniden akaretler yaptırmasını ve bunların her birinde diğer azatlı kölelerinden birinin oturmasını ve bunların da o kölelerin evlâtlarından evlâtlarına kalmasını ve fakat bu evlâtlardan da akıllı ve iş bilir olan erkeklerinin oturmasını kız evlâtların oturmamasını, erkek evlât kalmazsa o zaman akıllı ve iş bilir kız evlâtların oturmasını, mütevellik işi için de Hüsrev’in evlâtlarının ayni şekilde hareket etmesini, eğer Hüsrev’in evlâtları inkıraz bulursa o zaman bu civarda bulunan akıllı ve iş bilir bir kimsenin mütevelliliğe geçmesini vasiyet etmiştir.”)
Ve dahî şöyle şart ve ta’yin eyledim ki binâ eylediğim medrese kurbünde ma’lûmül hudûd ve müştemilât bir bâb kebîr menzil bâlâda mezkûr menzilin nısfına Elhâc Hüsrev vakfı mezbûrun fazlasından müteaddid menâzilûn müceddeden binâ eyleyüp binâ eylediği menâsilûnu mezbûrenin her birinde utekaalarım sâkin ola ve utekaalarımın fevtinden sonra utekaalarımın evlâd evlâd evlâdlarının zukûru esleh[128] ve erşedi sâkin olup evlâdı zükûrdan olup evlâdı inâs[129] taarrus eylemiye evlâdı zükûrun esleh ve erşedi ve batnı evveli mütevellî ola evlâdı zükûrun inkirâzından sonra evlâdı inâsın ekber ve esle ve erşedi sâkin ve mütevellî ola evlâdı zükûrun ekberi mütevellî olup sâkin ola elhâc Hüsrev ilel vefât tevliyet ve galleye meşrûtiye üzere mütevellî ola ba’del vefâte evlâd ve evlâd ve evlâdlarının esleh ve erşedi ve evlâdı zükûru sâkin ve mütevellî ola utekaalarımın evlâdı zükûrdan olup esleh olmayan kimesne taarruz eylemiye
Elhâc Hüsrev nukud malı mezbûrun nemâsiyle medrese kurbünde ma’lûmul hudûd menzili mezbûrun nıfsına müteaddid menâzîlûn binâ eyleyüp her birinde utekaalarım sâkin olalar utekaalarımın vefatlarından sonra evlâd ve evlâdlarının zükûru ve ekberi sâkin olup evlâdı zükûr bil küllî münkarîz olmadıkça evlâdı inâs taarruz eylemiyeler evlâdı zükûr ve evlâdı inâsın bil küllî inkirazlarından sonra menâzilûnu mezbûrûn muaccelei misliye ve müeccelei mümâsiliyle âhara yeddi mütevellîle icâreteyn ile icâr isticâr oluna evlâdı zükûrdan olup mütevellî olmadıkça umûru tevlîyite karışmaya inân[130] ve meâzilûnu mezbûrenin muaccelâtı ve müeccelelerin yeddi mütevellî ile ahzu kabz eyleyüp vakfı mezbûrumun nukuudu mevkuufesine zam olunup mârüzzikr rehni kavî veyâ kefîli millî ile ondan bir hesâbî üzere vech şer’i üzere âmâl oluna
•SOYUNDAN KİMSE KALMADIĞI TAKDİRDE MÜTEVELLİ
(Azatlı kölelerinden ve onların soyundan kimse kalmadığı takdirde civarda bulunan akıllı ve iş bilir bir kimsenin mütevelliliğe geçmesi)
El iyâzı billâhi tealâ[131] bil küllî utekaalarım ve utekaalarımın evlâdı zükûru ve evlâdı inâsı inkiraz bulduklarından sonra re’yi hâkm ile medresei münîfimin cevânibi erbaasında sâkin olan sâlih ve müstakim bir kimesne mütevellî olup yevmi yirmi akçe vazîfeye mutasarrı ola
•BAKIM VE ONARIM
(Medrese ve müştemilatı ile diğer akarları eskidikçe, elde mevcut akar kiralarının fazlası ile bunların onarılması ve yine artacak olan paranın yarısı ile yeniden akarlar yaptırılması, diğer yarısı ile görevlerinde başarı gösterenlerin gündeliklerine zam yapılması ve geri kalanla da medresede okuyan öğrencilere diğer günlerde de yemek verilmesi)
Ve mârüzzikr Elhâc Hüsrevin vakfı mezbûrun fazlasiyle ma’lûmül hudûd menzili mezkûrun nısfına utekaalarım içün müceddeden binâ olunacak menâzîlûnu mezbûrunun şeref bulması içün menzili mezbûrun nıfsı âhar hâlî üzere terk oluna ve menzili mezkûrun bağçesinde kadîmden Kostantaniyyenin vakti zamânından berû kargîr su kuyusu dahî hâlî üzere terk oluna ve kendûmun sâkin olduğum menzilde vakfı mezbûruma meşrutiyet üzere mütevellî olan kimesne sâkin ola mürûru eyyâm[132] ve kürûru a’vam[133] ile binâ eylediğim medrese ve derûnunda olan hücerât ve şadırvanı ve berri mâ’[134] ve memşâlar ve civârında vâki ahâne ve türbe ve utekaalarım içün müteaddid menâzilûn ve mütevellîni meşrûtiyet üzere sâkin olduğu menzil harâba yüz tuttukda vakfı mezbûrun fazlasiyle re’yi mütevellî ile ma’rifeti şer’le[135] üçbin akçeden ziyâdesin keşf olunup vazîfe ile ta’yîn olunan mu’temed olan kimesne re’yi mütevellî ile binâ ve tâmir olunan mahallin üzerine mut’temed olup her kaç gün durursa yevmiyesine kırkar akçe gündelik verile hiyâneti zâhir olur ise mütevellîsi azl idüp âhardan bir kimesne vazifei mezbûresiyle nasb eyliye vakfı mezbûruma erbâbı cihattan[136] olup terki hizmet olup edâyı hizmet eylemesiyçün mütevellîsi bir defa tenbîh olunup isgâ[137] etmez ise cihetin âhara verile hizmetlerinde tekâsül[138] eylemiyeler vakfı mezbûrumun galle[139] ve nemâsından[140] tâmirâtı ve masrûfâtı ve sâir levâzımat fazlai vakfı mezbûr ile görüldükten sonra beher sene mürteziklerimin[141] ve utekaalarımın ve utekaa evlâdların muvacihlerinde[142] nâzırı müşârünileyh huzûrunda mütevellii vakfı mezbûrun muhâsebesi ru’yet oluna sadâkad zâhir ve nümayân oldukta yeddinde zuhûr eden fazlanın nısfı ile vakfı mezbûrum için akâra tebdîl oluna ve fazlai bâkîni??? nısfı erbâbı vezâifin vazîfei sâbıkalarına zam oluna ve bâkî fazla ise aşhânede sâir evkâtta hücerâtta sâkin olan talebei ulûm içün itâmı taâm[143] oluna
•VAKFIN TESLİMİ
(Vakfın mütevellisinin (yöneticilerinin) belirlenmesi…)
İşbu şurûtu kuyûduma riâyet oluna deyû ta’yîni şürûtu vezâif ve tebyîni[144] kuyûdu ve masârif eyledikten sonra mârüzzikr mahmiyei mezbûrede çinili çifte hamam ve furun ve değirmanımı ve menâzilûnu mezbûrun ve nukuudu mezbûre yirmi beş bin guruşumu ve yirmi cilt kütübü meşrûhumu mütevellii mezbûr Sâlih Paşa ibni Halil Beye teslim eyledi ol dahi vakfiyet üzere tesellüm ahzı kabz edüp sâir evkâfın mütevellileri tasarruf eyledikleri gibi tasarruf eyledi dedikte mütevellii mezbûr dahî vâkıfı müşarünileyh hazretlerinin kelimâtı meşrûhasında vichâhen[145] tasdîk ve şifâhen tahkîk eyledikten sonra vâkıf müşarünileyh etemmallâhü na’me aliyye ve ceale feale mardiyyen lediye gavâmızı[146] mesâili vakfa vâkıf ve ihtilâfâtı eimmei[147] ârif olmağla câmı kelâm haber encâmın ciheti uhrâya âtıf[148] ve sârif[149] olup mütevellii mezbûr muvâcehesinde takrîri dâvâ ve tasvîri müddei idüp vakfı akar bişvây eimmei ahyâr[150] muktedâyı ulemâi kibârı pîr ve eshâbı resûlü rehnümâyı[151] erbâbı nukuul olan İmâmı âzam ve efhem[152] humâmı[153] ekrem ve akdem sirâcül ümmet[154] Ebû Hanîfe Nu’mân ibni Sâbit El Kûfî Cevzî Hüseyînül cerâ ve Kûfî indi şerîflerinde sahîh lâkin bestei rişte[155]i lüzûmu te’yid ve munzam silki devâmı te’yid olmayıp ve âlemi rabbânî ve ârifi hakkaanî İmâmı Muhammed ibnül Hasenül Şeybânî saffı[156] bî avâtıfül mülkül suphânî re’yi şeriflerinde vâkıf küllen ve bâzen menâfii vakfı kendûya şart etmekle vakıf bâtıl ve neheci[157] sıhhatinde âtıl olduğuna binaen menâzilûnu mezbûrunu ve furunu ve değirmanı ve çifte hamamı ve nukuudu mezbûremi vakfiyetinden rücû’ ve yine kelevvel[158] silki mülküme ircâa şürû’ eyledim suâl olunup kasrı yedde[159] ve bana teslim ve redde tenbih olunmak matlûbumdur dedikdegabessûal[160] mütevellii mezbûr müteveccihi baht ve licâc (?) ve sâliki silki ihticâc[161] olup fil hakîkatül hâl vâkıfı müşarünileyhin bast[162] eylediği minvâl üzeredir lâkin fâsılüs samedânî imâmı ebû Yusuf Ya’kûbüş şehîr bil imâmüs sânî re’yi[163] sedidlerine[164] göre vakfı mezbûruna kadar masârifi şartı mezkûr olmuş ise de vâkıfın mücerred vakfet demesiyle vakıf lâzım ve habs mütehattim[165] oldu deyû menâzilûnu ve furun ve değirmanı ve çifte hamamı ve nekûdu mâli mezkûru vâkıfı müşarünileyh red ve tesimden ibâ”[166] ve imtinâ eyleyüp serlavhai inânı[167] unvânı kitâba Zîbi[168] bahşı tevkii[169] müstetâb[170] olan hâkimi mâ’delet[171] olan nisâbı mesâili intisâb tûbâ[172] leh ve hasnı meâb[173] hazretlerinin huzurunda tehâsüm[174] ve her biri alâ müstefâhı[175] tâlibi faslu hasm olduklarında hâkimi müşarünileyh tarafeynin kelâmını fikri dakîk ve teemmülü hakîk ile gavtai[176] hâr[177] lüccei[178] fâtırdan[179] müleyyâ[180] oldukta teşyei (?) esâsı hayrâtı evveli ve te’yîdi binâyı müberrâtı[181] âharı görmeğin eimmei eslâf meyanında cârî olan hilâfı âlem ve ârif olduğu halde alâ kavli men yerâh ve büsûga (?) şartı mezkûr ile maan vakfı mezkûrun evvelen sıhhatine ve sâniyen lüzûmuna vâkıfı müşarünileyhin mazharında[182] hükmü sahîhi şer’î ve kazâi sarîhi mer’î vakfı mezbûr sahîhi lâzım müeyyed ve mütehattim[183] ve muhalled[184] oldu ba’de zâlik naksı şûrûtu mezkûreye riâyet edenlere rahmeti rabbül âlemîne ve hüdâyı müteâle karîn ola âmîn ve hilâfına sâî[185] hıyânet kasd edenlere müstehakkı azâbı rûzu cezâya lâyık ola âmîn femen saiye fî ibtâle ve taarruza fî suhte (?) fealiyye la’netullâhü vel melâikete vennâsı ecmâîn âmîn ve tagyîrine mecâli muhâl ve ibtâl ve ihlâli mümteni’ül ihtimâldir kavle tebâreke ve teâlâ limen bedele ba’demâ sem’a fe innemâ isme alellezîne yübdilûne innallâhe semîun alîm ve kavle tealâ kul yâ ibadiyellezîne esrefû a’len nefsehüm lâ tuknitû âmene rahmetullâh innnallâhe yagfirüz zünûb cemian inne hüvel gafûrür rahîmül evvelül âhirül zâhirül bâtinül afüvvür raûf mâlikül mülk zül celâli vel ikrâm Zirâ insan bir nushai câmîdir ki cümle meânî anda münderic ismi âzâm mazharıdır kavle taalâ errahmân alel arşı istevâ nazmı kerîminde ve muhbiri sâdık innellâhe halaka âdeme alâ sûretirrahmân sadaka resûlallâh ve sadaka habibûllâh ve emrettevâfık alel hayyel cevhad el kerîm muhtemetül kitâb bittekmîl rabbenâ yüssir lenâ hayrel umûr cerâ zâlike harrere fil yevmis sânî aşere mâhı rebiüevvel âhadi ve erbain ve tis’a mîe min hicretün nebî (10 rebiülevvel 941 Cumartesi H = 19 Eylül. 1534 Cumartesi M) aleyhis selevâtı vesselâm ve hatmi kelâm.
•MECLİSİ ŞERHİ AHMEDİDE HÂZİRÛN VE ŞÂHİDÛN
(Yakıtal, “…Vakfı yapan Hızır Hayreddin Paşa’nın kendisi, akarlarını ölümüne kadar emanet ettiği Kaptan Salih Paşa, vakfiyeyi yazan yazıcı ve 22 şahit olmak üzere hepsi 25 kişi idiler” dediği isimleri şöyle yazar:
1- Sadr-üt-tavi esbak Mustafa Efendi.
2- Sadr-ı Rumeli-i esbak Sun’ullah Efendi.
3- Müderris Lûtfullah Ahmet Efendi.
4- Müderris Kara İsmail Efendi.
5- Müderris Hayrullah Efendi.
6- Şeyh Sururi Mustafa Efendi.
7- Şeyh Mehmet Efendi.
8- Sultan Selim Camii imamı Şeyh Ahmet Efendi.
9- Eyüp Sultan Camii imamı Şeyh Abdülâziz Efendi.
10- Sultan imamı Mustafa Efendi.
11- Sadr-ı Âli imamı Hacı Mustafa Efendi.
12- Hızır Hayreddin Paşa’nın imamı hafız Hacı Süleyman Efendi.
13- Hızır Hayreddin Paşa’nın kendi hazinedarı Ali Ağa.
14- Çuhadar Ahmet Ağa.
15- Hasan Yakup Kaptan.
16- İsmail oğlu Hacı Ali Kaptan.
17- Hasan oğlu Mehmet Kaptan.
18- Abdürrahim oğlu Hacı Ali Kaptan.
19- Abdürrahim oğlu Hasan ağa.
20- Mehmet oğlu çuhadar Ahmet Ağa.
21- Avni oğlu mühürdar Ebubekir Ağa.
22- Hasan oğlu çuhadar Ömer Ali. )
●El mevâliyül izâm devletlû, Marta Mustafa Efendi, Sadrı Anadolii esbak
●Mevâliyül îzâm devletlu semahatlu,Sun’ullâh Efendi, Sadrı Rumelii esbak
●Müderrisül kirâm, Lutfi zâdeAhmed Efendi
●Fahrül müderrisül kirâm, Kara İsmail Efendi
●Fahrül müderrisül kirâm, Hayrullah Efendi
●Eşşeyh Surûrî, Mustafa Efendi
●Eşşeyh esseyd, Mehmed Efendi, Vâizi câmii Ebülfeth
●Eşşeyh elhâc Ahmed Efendi, Vâizi câmii Selim Hân
●Eşşeyh elhâc Abdülaziz Efendi, Vâizi câmii Ebâ Eyyûbül Ensârî
●Esseyd Mustafa Efendi, İmâmı sultânî
●Elhâc Ahmed Efendi, İmâmı sadrı âli
●Seyid Hâfız Elhâc Süleyman efendi, İmâmı vâkıfı müşârünileyh
●Ali Ağa, Vâkıfı müşârünileyhin hazinedarı
●Çukadar Elhâc Ahmed Ağa
●Hasan Kapudan ibni Yâkup
●Elhâc Ali Kapudan ibni İsmail
●Mehmed Kapudan ibni Hasan
●Elhâc Hasan Kapudan ibni Abdürrahîm
●Esseyd Hasan Ağa ibni Abdürrahman
●Çukadar Ahmed Ağa ibni Mehmed
●Mühürdar Ebûbekir Ağa ibni Osman
●Ömer Çelebî Çukadar ibni Hüsnü
Dâme ömre hüm
Seb’’iyn tis’a mîa fî şehri rebiülevvel fil evâil
970 H rebiyülevvel başı (1562 M Kasım başı)
Rumeli kadıaskeri
Mehmed oğlu Mehmed
(çevirmenin notu: vakfiyenin tesciline ait olması muhtemel bölüm okunamadı)
NOT:
İşbu 17 sahifeden ibaret olan Hızır Hayreddin Paşa vakfiyesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün 571 No.lı defterinin 183. sayfasında ve 68. sırasında kayıtlı bulunmaktadır.
(16 ila 22 Nisan 2020’de denizciler@yahoogroups.com adresinde yayımlanmıştır.)
[1] Bu tür mezatlar hiç de hak etmediği bir adla “çöp mezatı” olarak bilinirse de bu örnekte görüldüğü gibi “ne çıkarsa bahtına” demek daha doğru. Mezatı 25 Şubat 2015’te İstanbul/Tophane’de Sahaf Şişman Mehmet (Mehmet Çelik) ve ortağı Deniz düzenlemişti.
[2] Barbaros Hayrettin Paşa, Fevzi Kurtoğlu, Sebat Matbaası, 1935, s. 353.
[3]Büyük Amiral Hayrettin Barbaros’un Vakfiyenamesi, derleyen: Dz. Gv. Yzb. E. YAKITAL, Deniz Mecmuası, cilt: 57, Sayı: 375, 1 Eylül 1945, s. 43-50. Yazının Şehir Üniversitesi’ndeki Taha Toros Arşivi’nden çıkma ama yayın yeri/yılı belli olmayan biraz eksik bir kopyasına şu adreslerden ulaşılabilir: http://earsiv.sehir.edu.tr
[4] Osmanlıların unuttuğu büyükTürk denizcisi, Barbaros Hayreddin, Sinan Çuluk #Tarihdergi, Aralık 2018, s. 30-41.
[5] Fotokopide atlandığı belirtilen “bir satır” ile okunamadığı belirtilen “vakfiyenin tesciline ait bölüm” hariç.
[6] İstanbul’un 100 Denizcisi, İdris Bostan, İBB Kültür A.Ş. 2014.
[7] Seyyid Muradi’nin Kaleminden Kaptan Paşa’nın Seyir Defteri, Gazavât-ı Hayreddin Paşa, günümüz Türkçesine aktaran Prof. Ahmet Şimşirgil, byk, 2005.
[8] Vakfa Dair… Istılahat ve Tabirler, Ali Himmet Berki, Vakıflar Genel Müdürlüğü Neşriyatı, 1965.
[9] Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, J. Von Hammer, Transkripsiyon Mustafa B. Müftüoğlu, İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, s. 557, 2007.
[10] “Eşsiz Barbaros’un Doğumundan Ölümüne Kadar” der. Dz. Albayı Tevfik İnci, Donanma Dergisi, Ekim 1954, sayı 409.
[11] Barbaros Hayrettin Paşa’nın Hatıraları, Yılmaz Öztuna, Boğaziçi Yayınları, 2007.
[12] Sahha: Doğru, yanlışsız.
[13] İndî: Kendi hükmü.
[14] Ledî: Esnasında.
[15] Mahat: Menzil, konak.
[16] Bilhilâf: Aksi ile, karşıtı ile.
[17] Ümme: Ümmet.
[18] Vefka: Dua yazılı muska.
[19] Na’tel ezel: Başlangıçsız olma.
[20] Vâhidülfer: Tek ışık.
[21] Ammelvera: Kâinata selâm.
[22] Yenbagî: Gereği.
[23] Men: İhsân eden.
[24] Lem yezel: Daimî.
[25] Eltâf: Pek hoş.
[26] Fî ma: Bundan.
[27] Müznib: Günahkâr, suçlu.
[28] Ebrar: Hayır sahipleri.
[29] Sahbe: Sâhip.
[30] Sad hezâr: Yüzbin.
[31] Ved: Ve.
[32] Sahni gülzâr: Gül bahçesi.
[33] Yüsrullâh: Tanrı kolaylık versin.
[34] Sütûr: Satırlar.
[35] Bast: Söz açma.
[36] Kelime Yakıtal’ın adı geçen makalesinde “ve-l-hayrat” olarak geçiyor.
[37] Ma’kud: Bağlanmış, düğümlenmiş.
[38] Ma’hûde: İki kişi arasında bilinen.
[39] Mebsûd: Açılmış, serilmiş, yayılmış.
[40] Meşûd: Gözle görülen.
[41] Beyyin: Aşikâr, açık.
[42] Tafsîlî: Ayrıntılı.
[43] Müterakkib: Beklenilen.
[44] Li ecelittescîl: Tescil sebebiyle.
[45] Fahrül akrân: Eş övgüye lâyık.
[46] Mahzar: Huzur, makam önü.
[47] İdâ: Kendi malının muhafazasını diğer birine ihâle etmek.
[48] Ahseni takvîm: hilkati beşer, yaratılmış insan.
[49] Vâye: Nasîb, behre.
[50] Îsâr: İhsan, izâz.
[51] Nisâr: Serpme, dağıtma.
[52] İsem: Suç, cürüm, günah.
[53] Maâsî: Günah.
[54] Nevâsî: Nâsiyeler, yüzler.
[55] Emen: Emniyet.
[56] Âtiye: Gelecek.
[57] Mevâhib: İnsanlar.
[58] Atâyâ: Hediyeler.
[59] Na mahsûre: Sınırlanmamış.
[60] Ukuul: Akitler.
[61] Zâil: Zeval bulan, muvakkat.
[62] Bâtın: Gizli.
[63] Zâhir: Açık.
[64] Sevîa: Müsâvî.
[65] Atfı inân: Başka tarafa sapma.
[66] İhrâm: Haremler.
[67] Âbı zülâl: Saf, halis su.
[68] Büyût: Evler.
[69] Uhrâ: Âhar, başka.
[70] Zimmî: Reayâ, Osmanlı tâbiiyetinde olan gayri müslim.
[71] Berri mâ’: Toprak suyu, kuyu.
[72] Kenif: Kenef, helâ.
[73] Dekâkin: Dükkânlar.
[74] Suk: Sokak.
[75] Hısın: Kale duvarı.
[76] Arzı mîrî: Beyilk arazî.
[77] Kenisa: Kilise.
[78] Bâ cümleten: Bütüniyle.
[79] Tevâbi: Hademeler.
[80] İdrâc: İdhâl etme.
[81] Menar: Nurlu yer.
[82] Kenz: Hazine.
[83] Mültekiyyül Ebher: … okunamadı
[84] Şer’a: Şeriat.
[85] Mirkaat: Basamak, derece.
[86] Fetâvî: Fetvâlar.
[87] Ferâiz: Miras.
[88] Sadrüşşeria: Şeriatın en ileri geleni, başı.
[89] Kâfiye: … (okunamadı) şiir vezinleri, bölümleri.
[90] Şâfiye: İyi eden.
[91] Bekaa: Öbür dünyâ.
[92] Fürûzân: Parlak, nurlu.
[93] Ütekaa: Eskiler, geçmişler.
[94] Mürâfık: Birlikte olanlar.
[95] Herriyen: Lâyık, müstahak.
[96] Min: ’den beri.
[97] İkaabe: Cezâ.
[98] Mehallis: Kurtularak.
[99] Muhalled: Dâim, bâkî.
[100] Taklîl: İndirme, azaltma.
[101] Cihât: Azmedenler.
[102] İdrâc: Derc.
[103] Uhrâ: Birbirini müteakip bir kaç defa, mükerrer.
[104] Mezâhim: Zahmetler.
[105] Mirkaat: Basamak, derece.
[106] Râhî: Yolcu.
[107] Müteal: Âlî.
[108] Bünyât: Esas.
[109] Etkiyâ: Allahtan korkan.
[110] Kavseyn: İki yay uzunluğu mesafe.
[111] Müstazil: Gölgelenmekte.
[112] Müteâl: Yüksek.
[113] Lîs: Yalayan, yalayıcı.
[114] Galle: Gelirler.
[115] Utekaa: Azatlı köleler.
[116] Mu’tekim: Azatlı köle.
[117] Müeccile: Kirâ değeri.
[118] İcâreteyn: Çift kirâ.
[119] İsticâr: Bedel karşılığı kirâ.
[120] Rehnî kavî: İpotek.
[121] Âbkeş: Su çeken.
[122] Memşâ: Abdesthâne.
[123] Câbî: Evkaf kiraların toplayan tahsildar.
[124] Gallei evkaafı mezbûre: Vakfın mahsûl ve fâideleri.
[125] Vukkiye: Okka.
[126] Ruganı zeyt: Zeytin yağı.
[127] Mürtezika: Rızıklanan.
[128] Esleh: Daha iyi.
[129] İnâs: Kadınlar.
[130] İnân: İdârî.
[131] El iyâzı billâhi tealâ: Allâha sığındık.
[132] Mürûru eyyâm: Günlerin geçişi.
[133] Kürûru a’vãk: Yılların birbirini tâkibi.
[134] Berri mâ’: Toprak suyu.
[135] Ma’rifeti şer’: Şeriat yoliyle.
[136] Cihâd: Gayret gösteren.
[137] İsgâ: Dinleme.
[138] Tekâsül: İhmâl, kayıtsızlık.
[139] Galle: Vâridat.
[140] Nemâ: Çoğalma, fâiz.
[141] Mürtezik: Rızıklandırılan.
[142] Muvâcih: Yüze karşı.
[143] tâmı taâm: Yemek yedirme.
[144] Tebyîn: Açık ifade, beyan.
[145] Vicâhen: Yüz yüze.
[146] Gavâmız: Kolay anlaşılmaz, gizli.
[147] Eimme: İmamlar.
[148] Âtıf: Dönen, yüzünü çeviren.
[149] Sârif: Serf eden.
[150] Ahyâr: İyi adamlar.
[151] Rehnümâ: Yol gösteren.
[152] Efhem: Pek büyük.
[153] Humâm: Himmet sahibi.
[154] Sırâcül ümmet: Ümmete ışık veren.
[155] Rişte: Alâka.
[156] Saff: Sıra.
[157] Nehec: Yol.
[158] Kelevvel: Evvelki gibi.
[159] Kasrı yedd: Feragat.
[160] Gabbessuâl: Sorudan sonra.
[161] Sâliki silki ihticâc: Delîl gösterme yoluna giden.
[162] Bast: Serme.
[163] Re’y: Mütalaa.
[164] Sedîd: Doğru.
[165] Mütehattim: Zarurî, vâcip.
[166] İbâ’: İçtinâp.
[167] İnân: Yürütme.
[168] Zîb: Süs.
[169] Tevkî: Vâki olan.
[170] Müstetâb: Güzel.
[171] Mâ’delet: Adâlet.
[172] Tûbâ: Ne güzel.
[173] Hasnı meâb: Güzel melce.
[174] Tehâsüm: Hasımlaşma.
[175] Müstefah: Kazanılmış.
[176] Gavta: Dalıp çıkma.
[177] Hâr: Yiyici.
[178] Lücce: Kalabalık.
[179] Fâtır: Yaratan.
[180] Müleyyâ: Yumuşatıcı.
[181] Müberrât: Hayratlar.
[182] Mazhar: Önü.
[183] Mütehattim: Zarurî.
[184] Muhalled: Ebedî.
[185] Sâî: Çalışan.