Derneğin Zaafları
DSTİ (Denizciler Sivil Toplum İnsiyatifi) 2000’li yılların başında tartışmalarıyla/yaptıklarıyla amatör denizciliğe taze rüzgârlar getirmiş, birçok denizcinin birbirini tanımasına/kaynaşmasına neden olmuş bir platformdu. Esintisi fazla uzun sürmese de hoş anılar bıraktı. DSTİ’nin yapısını/işleyişini ve o günlerde çokça dile getirilen dernek olma fikrini/tartışmalarını değerlendiren aşağıdaki yazı 8 Ocak 2003’te DSTİ sitesinde (dsti@yahoogroups.com ) yayımlanmıştı.
***
DSTİ kendiliğinden oluşmuş iktidar olma arayışına sıkışmayan ama müdahil/müdahaleci yapısıyla AD/Amatör Denizcilik sorunlarına yeni bir soluk getirme potansiyeli taşıyor. Çoğunluk açısından ağırlıkla yazışma edimi üzerine kurulu bir etkinlik işlevi görse de kurulan ve işleyen grupları (ör. iletişim grubu) ile bunun ötesinde bir işleyisi de var. DSTİ’nin daha da canlanmasını amatör denizcilikle ilgili, söz alıp girişimde bulunup, insiyatif geliştirmesini umarken derneğin ortaya çıkmasının bu gidişatı zaafa uğratacağını düşünüyorum.
DSTİ’nin ufkunu açacak olan kendi “içsel dinamiği”dir. DSTİ’nin öncü ve taban olacağı, yönlendireceği büyüklü küçüklü pek çok projenin yavaş yavaş da olsa şekillenmesine çalışılmalı. Örneğin imkânlar dahilinde bir organizasyon olsa da gezi/site/hukuki ve diğer girişimler, taslaklar/amatör tekne yapımı… gibi birçok faaliyetin sahicileştirilmesi, daha da geliştirilmesi için çaba gösterilmeli. Bu süreçte en önemli şey insanların birbirini tanıması ve katılımın artmasıdır. Örneğin kimin hangi işi yapabileceği, hangisine katılabileceği, kimin sözünde durduğu, ne kadar gönüllü olduğu… fikirler, güçler, imkânlar … olumlu olumsuz birçok tavır/davranış/katkı/gelişme… bu sürecin benzersiz kazanımlarıdır. Bu kazanımların yaratacağı içsel dinamizm amatör denizciliğin sorunlarını paylaşmayı tartışmayı, çözmeyi göğüslemeyi… de sağlar. Sürecin bu yönde zenginleşmesi umulurken “dernek kurma” yönündeki “müdahale” bu gidişatı sekteye uğratabilir. Dernek yanında DSTİ de sürecek deniyor ama, DSTİ’yi bugüne taşıyan işlerin çoğunu omuzlayan insanların derneğe kayması da yeterince içini dolduramadığımızı düşündüğüm DSTİ’nin geleceği için ciddi bir zaaf değil mi? İletişim grubunun aldığı dernekleşme kararını şeklen dahi olsa mail yoluyla grupta tartışmaya açması kanımca daha şık olurdu (üstelik bunun gündemi kontrol edememe, tartış(ama)ma, zaman sınırı gibi bir sakıncası da yok). Tartışılmadığı için ayrıntısını bilemiyorum ama derneğin kuruluş gerekçesi olarak söylenenlerin (özetle yabancılar ve resmi kurumlar bizi kaale almıyorlar) hepsi “dışsal” gerekçeler.
İçsel dinamizmi ile AD/Amatör Denizcilik sorunlarının çözümü hakkında yeni bir dil, enerji, varoluş biçimi yaratmış, yaratabilmiş bir etkinlik “dernek” kurmaya da karar verebilir (karar almaz!). Çünkü dinamizminizle derneği çekip çevirip faaliyetlerinizin bir parçası, ya da faaliyetlerinizden biri haline getirebilirsiniz (faaliyetlerinizin kendisi değil !). Bu haliyle ulaştığınız düzey bir yasal form olarak bu topraklarda derneğin getirdiği kısıtlamaları da göğüsleyebilir.
Oturmuş demokrasilerde dernek işlevsel bir yapı, açılım olarak görülür; her türlü yasal, maddi teşvikle desteklenir. Onun için yabancılar halimizi kolay kolay anlayamaz. Bizde ise şüpheyle bakılır, bir açılım olarak değil tam tersi sürekli kontrol edilmesi gereken bir yapı olarak görülür. Devlet iktidarı/muktedirleri açısından dernek yönetimlerine kendi yandaşlarının gelmesi en ideal durumdur. (1Temmuz 2001 gazete ilanı bir dernek yönetimi için kabusa dönüşebilir!) Derneği oluşturan yapının içsel dinamiği canlı/zengin/güçlüyse derneğin kendi geleceği konusunda söz söyleme, bağımsız siyaset yürütme, araştırma, eleştirme … potansiyeli de o denli güçlü olur. İçsel dinamiği yeterince güçlenmemiş yapılarda derneğin getirdiği maddi külfetler (kira, gider, personel vb.) derneğin gidişatını belirler. Derneği siz değil, dernek sizi kontrol eder. Sizi kendi formuna hapseder. Çıkış yolu olarak bu formun sağladığı imkânlara, cazibelere doğru ufkunuz daralır. Maddi problemlerinizi (veya yeterli katkı olmadığı için projelerinizi) çözmek/halletmek için akçeli veya muhataralı işlere girersiniz. Cafe, yemek, bar, malzeme satışı vb. gelir getirici işler sıraya girer. Maddi olarak güçlense bile sürecin kendi iddiasının tersine işlemeye başladığı andan itibaren içinin boşaldığını söyleyebiliriz. Kurulurken hepsi en az DSTİ kadar safiyane niyet ve amatör denizcilik geliştirme öyküleriyle dolu onca kulübün bugün sorunlara bu denli yabancılaşmasının veya bu alandaki sözlerinin etkisizleşmesinin nedenleri üzerine de bu vesileyle kafa yormalıyız.
Derneğin bunlardan farklı işleyeceğinin veya kendi aramızda eleştirdiğimiz yol ve yöntemlere sapmayacağının garantisi ne? (kişisel garantilerden değil, kurumsal işleyişten söz ediyorum!). Bu sorunlar üzerine “içsel tartışmalarınız” eleştirileriniz, bildirileriniz vb. varsa ufkunuz açıktır. Ör. barınak vb. konularda görüşmeler yapıldığı söylendiği için örnekliyorum. Eski bir Sayıştay Denetçisinin – Devletin Malı Deniz, Ali İnsan Saner, İletişim Yayınları- arazi yağmasını da anlattığı kitabındaki yol ve yöntemleri dernek olarak kullanacak mıyız? Ya da kullanmayacaksak bunlara peşinen karşı olduğumuzu kamuoyuna deklare edecek miyiz? Veya ne yapacağız? (dernek siyaseti?). Edersek bu yol ve yöntemleri kullanan kulüp/derneklerle, ya da bunlara aracı olan kurum/kuruluşlarla ilişkilerimizi nasıl sürdüreceğiz? Daha da ötesi derneğin yola çıkış gerekçesi amatör denizciliğe ilişkin imkân kavrayış ve yaklaşımlarda bir değişiklik öngörmekte midir? Dernek oluşumunun ortak paydası nedir? Buradan derneği yaşatacak bir amaç ve zemin çıkarılabilir mi? Yabancıların ya da resmi kurumların bizi muhatap alması mıdır ufkumuzu açacak, projelerimizi oluşturacak/hayata geçirecek olan? Acaba iletişim grubu gidişatta eksik gördüklerini dernek aracılığıyla telafi etme çabası içinde midir?…
Sorular çok ama sadece en yalın ve görünen boyutuna işaret etmekle yetiniyorum. Dernek imkânının hiçbir değer taşımadığı gibi bir iddiam yok. İçsel dinamiği canlandırmadan, geliştirmeden ve ona dayanmadan bu haliyle dernek kurmanın zaaflarına işaret etmek istedim.
Modern dünyanın bir örgütlenme formu olan dernekle birlikte postmodern dünyanın yeni bir formu/biçimini de tartışmak (mail grubu örgütlenmesi) heba etmemek gerektiğini de düşünüyorum. (Dernek/mail grubu zıt/ortak yönleri, formların olgunluğu, işlevi, işleyişi, yapısı katılım şekli, iktidar yapısı hukuku, etkisi,vb…)
Derneğe üye olmayacak ve DSTİ’yi izlemeyi sürdürecek bir gönüllü olarak DSTİ’nin akçeli işlerden uzak durarak, gönüllü katılımı özendirip, amatör denizcilik sorunlarının çözümü için projelere, tartışmalara önayak olmasını, onları yönlendirmesini diliyorum.
(dsti@yahoogroups.com, 8 Ocak 2003)