1 Temmuz Amatör Denizcilerin Bayramı mı?
“1 Temmuz” ile amatör denizcilik ilişkisini sorgulayan yazı Yelken Dünyası’nda 2004’te yayımlandı. “…Eskiden kutlamalar şenlikliydi, herkes katılırdı, zamanında Ayancık’ta çok güzel kutlanırdı 1 Temmuzlar” diyen bir e-postaya Temmuz 2018’da yazdığım cevabı (Eski Bir Temmuz Kutlamaları…) ilgisi nedeniyle yazı sonuna ekledim.
(Konu ile ilgili ayrıca bkz.: Kabotaj Bayramı, Musilaj Bayramı, Tanıl Bora, birikimdergisi.com, 30 Haziran 2021)
Denizciliğe yaklaşımda ve denizciliğin algılanmasında tavır, his, fikir değişikliği istiyorsak Denizcilik Bayramı’nı da sorgulayalım…
“Amatör denizciliğin gelişiminin önemli göstergelerinden biri her alanda –kurum, mevzuat, dil, yayın, temsilciler, kişiler vb.- gemiadamlarıyla olan farkı ifade edebilecek hale gelebilmektir. Teknenin tanımından, arama kurtarmaya dek amatörlerle ilgili akla gelebilecek her türlü mevzuattaki tanımın gemi adamları/ticaret gemiciliği üzerinden yapılması şüphesiz tesadüf değil. Gemiadamlarının gölgesinden kurtulup onlarla eşit bir konuma gelebilmek, eşit statüde konuşabilmek için çaba yine amatör denizcilere düşüyor. Ama farkın yaratılabilmesi onlardan uzak durmak, onlara ilişkin her şeyi reddetmek demek değil. Tam tersi onları tanımak (örneğin askeri cenahı biliriz de 1848’de Sakız’da denizcilik eğitimi veren sivil Mehmet Çelebi’yi duymamışızdır…) anlamak ve kendimizi, derdimizi anlatabilmek önemli.Olanları sindirerek, sorgulayarak, dirsek temasında bu farkı yaratmak, yaratabilmek gerek. Amatör denizciliğe ilişkin derdimizi anlatacak projeler geliştirmek, kurallar, kurumlar oluşturmak bu farkın yaratılması ve kendimiz olabilmek için zorunlu da.”
30 Temmuz’da DSTİ e-posta grubunda aynı başlıkla ve yukarıdaki girişle başlayan bir yazı yazmıştım. 1Temmuz’da çıkan yönetmelik sorduğum soruyu daha da anlamlı hale getirdi. Çünkü ADF’nin girişimleriyle ilk defa amatör denizciler gemiadamlarından yani profesyonel denizcilerden ayrı bir yönetmeliğe kavuştular. Yeni yönetmelik esas olarak sınavlara ilişkin hususları düzenlese de amatör denizcileri “Gemiadamlarının eğitim , belgelendirme, sınav, vardiya tutma, kütükleme ve donatılma esasları hakkındaki yönetmelikten” ayırması nedeniyle başlı başına bir yenilik. Her ne kadar amatör denizciler yönetmelik gereği gemiadamı sayılıyorsa da fiiliyatın ve işin ruhunun böyle olmadığı, amatör denizcilerin gemiadamları yönetmeliğinde adeta iliştirilmiş gibi durdukları da bir gerçekti.Örneğin amatör denizciler hariç bütün gemiadamları yönetmelik gereği denizde canlı kalma, yangın vb. gibi 4 ayrı sertifikayı almak zorundaydılar ve Deniz İş Kanunu hükümlerine tâbiydiler. 1 Temmuz’da yayımlanan Amatör Denizci Yönetmeliği bu muhataralı birlikteliğe son verdi. Amatörler olarak yeni yönetmeliğin tartışmalı kısımlarının gerçek kişilere ait özel teknelerin kayıt usulleri, emniyet teçhizatı ile donatılmaları ve kullanma yeterliklerine ait esasları içeren hükümlerin ortaya çıkması ile giderilebileceğini umuyoruz.
Ticaret Gemiciliğinin Bayramı: 1 Temmuz
Sorumuza dönecek olursak; Cumhuriyetin ilk yıllarında uzun uğraşlardan sonra ülkemiz Kabotaj hakkını yani kendi karasularındaki limanlarda taşımacılığı, hükümran bir ülke sıfatıyla kendi gemileriyle yapma hakkını (deniz ticareti ve seferi ) kazandı.1 Temmuz Kabotaj hakkının karasularımızda Türk vatandaşlarına geçmesinden beri (1926) Denizcilik Bayramı olarak da kutlanıyor. Yani ortaya çıkışı deniz ticareti ve seferi ile ilgili, amatör denizcilikle bir ilgisi yok. Bu günlerde resmi törenin yanında özellikle büyükşehirlerin dışında en yaygın kutlama biçimi, daha doğrusu halkın denizcilik adına katıldığı ve seyrettiği kısmı, çoğunlukla bir panayır havasını yansıtan, fener alayları, yağlı kazık ucundaki bayrağı alabilme, suda ördek yakalama gibi Osmanlı’dan beri süregelen yarışmalarla, yüzme yarışlarıdır.Büyükşehirlerdeki kutlamalarda daha resmi bir hava solunurken, taşradaki kutlamalarda “panayır” havası hakimdir. Örneğin buralarda yukarıdakilere ilaveten kumsalda çuvalla yürüme yarışması gibi birçok yarışa şahit olabilirsiniz. Çocuklar arasında kendilerinin binebileceği yüzen nesneler yarışması açmak, onları denizin üstünde olmaya çağırmak gibi absürtlükler doğaldır ki bizde olmuyor.
Denizci Bir Kültüre Yelken Açmak Kolay Değil
Devlet-bürokrasi geleneğini, masa başı oturma ve yaşama alışkanlığını yansıtan denizin “üstünde” olmak değil sadece bir “sahne” olarak denizi “kullanmak” diye özetleyebileceğimiz bu törenleri isterseniz bir kenara bırakalım amatör denizciler olarak. Denizci bir kültürün oluşmasını, yerleşmesini istiyorsak sorgulamaya da buradan başlayalım. Bu sorgulamaların DSTİ başta olmak üzere denizcilik üzerine sözü, ufku olan her yerde yapılması, yapılabilmesi iyi de olur ama görünen o ki bu pek kolay değil. Zira sayfalarca resmi kutlama programı e-posta gruplarında dolaşırken bunların içeriği, amatör denizcilikle ilgisi hakkında tek kelime edilmiyor. Eleştirel gözle bakılmayınca da kimse zahmet edip günün anlam ve önemini vurgulayan resmi konuşmalarda ne dendiğiyle ilgilenmiyor. Rutin faaliyetler, örneğin yıl boyu süren deniz temizleme faaliyeti kutlama etkinliğinin bir parçası olarak sunulabiliyor.Ya da girişin o gün için ücretsiz olması “etkinlik” sayılabiliyor. Önce “etkinlik nedir?” “hangi tür faaliyetler etkinlik sayılır” diye sormak gerekmez mi? Daha da önemlisi önce kendi içimizde kutlamayı becerebilmemiz. Resmiyetten uzak ve panayır havasında değil de “şenlik” havasında coşkulu kutlamaları nasıl yapabiliriz? Yoksa 1Temmuz saat 10.30’da Eminönü Meydanı’nda vapur düdükleri, sirenleri acı acı çalarken yüzlerce kişinin “ne oluyor” diye boş gözlerle bakması ve ne olduğu hakkında hiçbir fikrinin olmaması kaçınılmaz. Ama dakikalarca siren çalmak da bu haftanın bir “etkinliği”.
Amatör Denizciler Günü/Şenliği
Benim 1 Temmuz’u canlandırmak, ona sahip çıkmak gibi bir fikrim de yok. Tersine , armatör/amatör, profesyonel denizci/amatör denizci, gemiadamı/amatör denizci, amatör denizci/ticaret gibi daha önce iç içe geçmiş ilişkilere yeni tanımlar yapmak, kurallarını yasa ve yönetmeliklerini farklılaştırmak kadar dilini, törenlerini, adetlerini, günlerini de kendimize ait kılmak önemlidir. Kendi yemeğinizi pişirmeden kendi mutfağınızı kuramazsınız. Yeni bir günü Amatör Denizcilik günü olarak kutlamak, dünyadaki ve Türkiye’deki farklı örneklerine de bakarak (örneğin Ankara Yelken Kulübü ) kutlamalarda deniz/tekne/insan ilişkisinde yeni ufuklar açmak kendi mutfağımızı oluşturmanın köşe taşlarından biri bence. Tabii kendi mutfağınızı kurmak, yemeğinizi pişirmek, gemiadamları başta olmak üzere diğer denizcileri sofranızda ağırlamak gibi bir niyetiniz, ufkunuz varsa. Âli San ve Gani Müjde DSTİ’deki yazılarıyla bu konuda destek verdiler. Ben Ali San’ın gün önerisine ve gerekçesine katılıyorum: Örneğin filanca ayın birinci pazarı gibi bir tatil gününü amatör denizciler günü yapalım ki kimse kaytarmasın! …
Belki varacağımız sonuçlar, bulacağımız yol ve yöntemler, coşkusunu yitirip sadece bir tören, hatta askeri bürokratik bir tören havasına bürünen kimi bayramlarımıza da örnek olur.
Osmanlı’da Kayık ve Geyik Yarışları
Bunlarla ilgilenmiyoruz yemek yediğimiz mutfak fark etmez diyorsanız
Moda Koyu’nda Osmanlı Donanma Cemiyeti yararına yapılan, padişahın da izlediği son büyük kayık (ve de geyik) yarışı izlenimleri özetini sunuyorum:
“Eğlenceler sabah erkenden gece geç saatlere kadar devam etti.Bahriye Nazırı, Üsküdar Kaymakamı ,… Roding Kulübü’nden oluşan komitenin düzenlediği yarışları sahilde onbinlerce halk, vapurlardan elçilik personelleri, Ertuğrul Yatı’ndan şehzadelerle birlikte Sultan Reşad da izledi.
Bazı özel yarışlardan sonra Donanma yarışları başladı.
Birinci yarış süvari geyiklerinin yarışıydı ve Faik Paşa’nın geyiği birinci oldu.
İkinci yarış Mecidiye filikasının birinci olduğu beş çifte donanma filikaları yarışıydı.
Üçüncü yarış dört çifte filika yarışıydı.Efrad-ı Cedide’nin filikası birinci oldu.
Dördüncü yarış Ertuğrul Yatı beş çiftesiyle Mecidiye Amiral filikası arasında yapıldı.
Donanma yarışlarından sonra kulüp sandallarının yarışı başladı.Moda’daki Roding Kulüp üyeleri arasında dört çifte sandalları ile bir yarış düzenlendi.
Anlatılan yarışlardan başka birçok özel, bir , iki, üç çifte sandallar ve pazar kayıkları arasında yarışmalar yapıldı.
Bu yarışlar bittikten sonra da yağlı direk eğlencesi tertip olunarak bu eğlencede yirmiden fazla yarışmacı direğin tepesindeki bayrağı almaya çalışmış ise de hiçbirisi su banyosundan başka bir şey yapamamıştır.
Ördek yarışmaları da yapıldı.
Yarışların bitiminde düzenleyenleri kabul eden Sultan Reşad teşekkür ederek gelenlere: “Artık tamamen inanıyorum ki, bu millet yükselmeye doğru adım atmıştır. İnşallah beş on sene zarfında daha ziyade yükselecektir. Gidiniz halkıma selamımı bildiriniz”…dedi.(Sabah gazetesinin 29 Ağustos 1910 tarihli nüshasından aktaran Atıf Kahraman/ Osmanlı Devletinde Spor)
(Yelken Dünyası, Ağustos 2004)
***
(“…Eskiden kutlamalar şenlikliydi, herkes katılırdı, zamanında Ayancık’ta çok güzel kutlanırdı 1 Temmuzlar” diyen bir e-postaya 3 Temmuz 2018’da yazdığım cevap)
Eski Bir Temmuz Kutlamaları…
….Örnekleriniz hoş, bir kısmına da katılırım. Bir zamanlar denize ulaşılabilecek/açılabilecek kıyılar/sahiller, sandallar/kayıklar vardı… Ayancık’ta çaparlar, takalar… “Sanayi denizciliği” öncesi denizcilik (yani deniz/tekne /insan ilişkisi) meslek/iş olarak da, işleyiş olarak da, araçlarıyla da kıyı yerleşimleriyle iç içeydi. Şüphesiz sosyal, ekonomik ve kültürel olarak denizle daha iç içe olunan bu zamanlarda daha çoşkulu kutlamalar da yapılırdı. Samsun’da liman yokken sahilde mahşeri kalabalık önünde iki tekne arasında yapılan 1 Temmuz yüzme yarışlarını hatırlarım, liman sonrası hüzünlüdür… Karadeniz sahilyolunun kıyı yerleşimlerinin denizle ilişkisini koparması gibi… Ayancık’a girerken deniz kenarında sahilyolu garabetinden kurtulan sadece Ayancık Kereste Fabrikası’nın arazisiydi o da özelleştirildikten sonra ne oldu bilmiyorum… Denizle hâlâ iç içe olabilen örneğin Amasra, Sinop gibi birkaç yerdeki kutlamaların daha çoşkulu olması durumu pek değiştirmiyor. Örneğin Ayancık’taki son çaparlardan birinin başına Sinop tersanesinde Viking motifi koyarak (2013) Sinop turizmine sunmanın ilin deniz kültürüne/sevgisine bir katkısı olabilir mi?… Kısacası yıl 2018, Karadeniz boyunca bütün yerleşimlerin posta vapurlarını beklediği zamanlar değil… Kıyıların, denizin, denizciliğin hali ortada… deniz/tekne/insan ilişkisinde (denizcilikte) değişen, gelişen, farklılaşan birçok unsur var. Eski yazıda da belirttiğim gibi derdim “1 Temmuz’u” canlandırmak değil, amatör-sportif denizciliğin “deniz/tekne/insan ilişkisini” nasıl geliştirebileceği… gidişatı nasıl değiştirebileceği daha çok… (…)
(denizciler@yahoogroups.com, 3 Temmuz 2018)
Bağlantılı yazı bkz: Yeni Bir Amatör/Sportif Denizcilik Anlayışı İçin