| |

Yelken Kulüplerinde Komodorluk Müessesesi

Faruk Birgen


Sunuş: Denizcilik faaliyetleri ile sosyal faaliyetler arasında sıkışan Komodorluk

Sezar Atmaca

Amatör-sportif denizcilik örgütlenmesinin temelini oluşturan yelken kulüplerinin çoğu maddi sorunlar, yer problemi gibi çözülemeyen temel sorunların cenderesinde sportif faaliyetler ile gelir yaratmaya yönelik sosyal faaliyetler arasında bocalayıp duruyor. Faaliyetlerde ‘kulüp’le ‘işletme’nin farkına varılamaması da önemli bir eksiklik. Amatör-sportif denizciliğin gelişmesi, amatörlük ruhunun yükseltilmesi, kulüplerin, sporcularını/üyelerini ‘denizle buluşturacak’, denizde vakit geçirme kültürü oluşturmayı özendirecek, farklı araçlar, yol ve yöntemler geliştirmesine bağlıyken, yelken kulüpleri eğiticiliğe değil, yarışmacılığa, ‘performansa ve yarışa dönük’ denizcilik faaliyetlerine önem veriyor; kulüplerin sadece ‘yarışla/yarışmacılıkla’ ilgili faaliyetleri federasyonlar tarafından destekleniyor. Özellikle sponsorlar pahalı ve yüksek ödüllü yarışmalarla ilgi/katılım çekmeye çalışıyor. Oysa her amatör spor gibi amatör-sportif denizcilik de bolca heves, sıradan bir  beceri, düşük sayılabilen yetenek halinde bile sürdürülebilen bir faaliyettir.” (Deniz Kültürü ve Amatör-Sportif Denizcilik )

Komodor, yatçılıkta “bir yat kulübünün en üst mevkii ya da seçilmiş en yüksek rütbeli üyesi”dir. Kökeni Hollanda dilinden ve bahriyedeki kullanımından gelen bu terim deniz kuvvetlerinde çeşitli savaş gemilerinin oluşturduğu bir birliğin (konvoy/filotilla) komutanını tanımlar.

Yelken/yat kulüplerinde denizcilik faaliyetleri geleneksel olarak “komodorluk” eliyle yürütülmesi beklenir/istenir.  Ancak kulüplerde denizcilik dışı sosyal faaliyetlerin ağırlık kazanması oranında komodorluğun “üst mevkii” olma vasfı hızla anlamını yitirirken, bu durum kulüplerin denizcilik faaliyetlerinden hızla uzaklaştığı anlamına da gelir.

Denizcilik yazınında komodorluğun önemini vurgulayan, komodorluk hakkında yazılmış nadir yazılardan biridir Faruk Birgen’in yazısı (Yacht, Ekim 1966). Yöneticiliği, yazıları, çevirileri ve hazırladığı broşürlerle denizciliğe emek veren Birgen*, o dönemde yazının yayımlandığı aylık spor ve kültür dergisi Yacht‘ın da yazıişleri müdürüdür.

Faruk Birgen’in yıllar önceki uyarısı bugün için de fazlasıyla geçerlidir: “Her yat veya yelken Kulübünün yetki sahibi bir Komodoru bulunmalıdır.”

Not: Bazı kelimelere parantez içinde açıklamalar ekledim.

*Yacht Bayrakları, Faruk Birgen, İstanbul Matbaası, 1960. Yelkenin Alfabesi, John Fisher, çev. H.Ayrı, F. Birgen, Türk Denizcilik Cemiyeti, 1964, 80 sayfa.


(Yacht, Ekim 1966)

Yelken Kulüplerinde Komodorluk Müessesesi

Faruk Birgen

Yacht veya yelken kulüplerinde manâ ve ehemmiyeti henüz lâyıkiyle anlaşılamayan konulardan biri de Komodorluktur. Gerçi çoğu kulüplerimizde birer komodor vardır ama bunlar mensup oldukları kulübü onorifikman (onursal olarak) temsil eden veya antrenörlük yapan kimse olmaktan ileri gidememişlerdir, hele mevzuun dışında kalanlar için bu düpedüz lüzumsuz bir şeydir. Halbuki Komodor, bir yelken kulübünün hakiki yöneticisidir, yani maksat ve gayeye göre faaliyetlerine istikamet veren kimsedir.

Bu işleri görmek İdare Heyetlerine (Yönetim Kuruluna) düşmez mi? diyeceksiniz. Evet aslında öyle olması lâzım, fakat bugün Türkiye’de mevcut Yelken veya Yacht kulüplerinin hiçbirinin idare heyeti buna muktedir değildir ve kendilerinden bekleneni bugüne kadar vermeyişlerinin sebebi de budur.

Yacht, Ekim 1966

İdare Heyetleri neden muvaffak (başarılı) olamıyorlar?. Bunu şöyle izah etmek doğru olur kanısındayım: İhtisas kulüpleri, normal olarak o sporu yapan veya evvelce yapmış bulunan kimseler tarafından kurulur. Esasen kulübün manâsı da budur, aynı maksat ve gaye için toplanan kimselerin kurduğu cemiyete kulüp denir. Fakat bilirsiniz ki bizde bu böyle olmaz. Günün birinde bir müteşebbis çıkar, kendisi gibi aynı ideale inanmış birkaç amatörü etrafında toplar ve bir kulüp kurarlar. Haber etrafa yayılır, pek aldıran olmaz. Nihayet deniz kenarında bir yer bulunur, bir gecekondu yapılır. İşte o vakit üye kayıt hücumu başlar. Paraya da ihtiyaç olduğu için bu girişler sağladığı teberru dolayısıyla hoşa gider. Müteşebbislerden kurulu ilk idare heyeti rahat çalışır, günün birinde Umumi Heyet (Genel Kurul) kendi anlayışına göre bir idare heyeti seçer, mesele de biter.

İstanbul veya büyük, küçük herhangi bir şehrimizin değil bir köşesinde, bütün Türkiye’de 400 yelkenci zor bulunur.

İşte bu sebepledir ki kurulan kulüpler, isimleri ihtisas kulübü olmakla beraber aslında birer SEMT kulübü olurlar. Denizi seyretmek, yüzmek, varsa oyun oynamak, aperatif almak isteyenler kulüp üyelerinin büyük ekseriyetini teşkil ederler. Bu hal yukarıda izah ettiğimiz processus’un (sürecin) tabii neticesidir.

Yacht’cılıktan (yatçılıktan) anlamayan bir ekseriyetin seçeceği idare heyeti ister istemez teknik bakımdan bekleneni veremez. Bütün gayret ve iyi niyetlerine rağmen, kulüp idaresi, sportif faaliyetler ile sosyal faaliyetler arasında bocalar durur, kime yaranacağını bilemez, üstelik hiçbir tarafı memnun edemez.

Şu halde ne yapılmalı? Ekseri garp (batı) memleketlerinde yelken kulüpleri komodorlar tarafından idare edilir (bu deniz kuvvetlerinden alınmış bir ünvandır). Bizde ise cemiyetler (dernekler) kanuna göre bir kulübün bir REİS’i (başkanı) bulunması lazımdır. Bunu da Umumi Heyet (Genel Kurul) seçer ve tabii istediğini seçer.

Fakat Umumi Heyet hiçbir zaman sportif faaliyetlerin karşısında değildir… bilâkis onun gelişmesini ister ve muvaffakiyetlerinden de gurur duyar. Topluluğun bu ruh haletinden istifade edilmeli ve kulübün muhtaç olduğu selahiyet (yetki) sahibi komodor seçilmelidir. Bir yelken kulübünün, maksat ve gayeden uzaklaşmadan faaliyetlerine devam edebilmesini ancak o sağlayabilir. İdare Heyetleri ile istişare ederek onlara tavsiyelerde bulunur, yarışları tertip eder ve bilhassa sportif teşekküller nezdinde kulübünü temsil eder. Bu sonuncusu oldukça mühimdir. Şimdiye kadar yapılan kulüpler arası görüşmelerin hiçbiri müspet netice vermemiştir. İhtisastan mahrum idare heyetleri kulüplerine hizmet etmek endişesiyle yacht’çılığa faydalı olmak şöyle dursun çok defa bilmeyerek zararlı olmuşlardır, bunun birçok misallerini gördük. Eğer bu görüşmeler komodorlar arasında cereyan etseydi muhakkak bir neticeye varılırdı.

Bu arada dikkat edilmesi gereken bir noktaya temas edelim.

İnsanların nahoş taraflarından biri de ‘hırs’larıdır. Bir teşekkülün başında bulunan zat, her hususta son sözün kendisine ait olmasını ister, mesela İktisat fakültesinden mezun bir genç günün birinde bir fabrikaya müdür tayin olur, ertesi gün baş makiniste teknik hususlarda direktif vermeye kalkışır.

İşte kulüp reisleri de ara sıra böyle bir sevdaya kapılıp Komodor’un işine karışırlar ve tabii yüzüne gözüne bulaştırırlar. Bu itibarla komodorluğa ait madde formüle edilirken nizamnamede (tüzükte) komodorun bu gibi tasallutlardan masun kalmasını (sataşmalardan korunmasını) sağlayacak hükümlerin bulunmasına dikkat edilmelidir.

Netice: Her Yacht veya Yelken Kulübünün selahiyet sahibi bir Komodoru bulunmalıdır.

(Yacht, Aylık Spor ve Kültür dergisi, Ekim 1966)

Bağlantılı yazı bkz: Yeni Bir Amatör/Sportif Denizcilik Anlayışı İçin

Similar Posts