Dünden Bugüne Atlantik Şiiri

“Dünden Bugüne Atlantik Şiiri” başlıklı e-posta amatör/sportif denizciliğin gündeme gelmeyen-tartışıl(a)mayan önemli sorunlarından birisi olan “sponsor/pazarlama/reklam/gizli reklam/haber/bilgi” ilişkisine dikkat çekmek için, “Medyatik Cazibe” başlıklı ikinci e-posta ise ilk yazı hakkındaki bir eleştiriye cevap olarak yazılmıştı.

Yazılanlar kişilerle veya seyirle değil bir “meseleyle” ilgili. Bir seyri medyatik cazibesi olan bir olay/reklam haline getirebilmek için yapılanlardan ör. haberdeki bilginin kayboluşundan, gerçeklerin göz ardı edilmesinden söz ediyorum. Yoksa her türlü riski ve zorluğu barındıran 2700 millik bir açık deniz seyri şüphesiz ki kolay değildir. 16 yaşındaki genç denizcimizi bu girişimi ve başarısı için kutlamak gerekir.

ARC rallisi (Atlantic Rally for Crusiers) başka ralliler de düzenleyen World Cruising Club’ın Atlantik geçişini özendirmek ve popüler hale getirmek için yıllardır sürdürdüğü  bir organizasyondur. Organizasyonun istediği  koşulları yerine getiren ve katılım bedelini ödeyen her tekne veya şahıs bu ralliye katılabilir. Örneğin 2010’da katılan 233 teknenin 19’u yarış/IRC Racing sınıfında yarışmaktadır.  Ülkemizde de bu yolla Atlantik’i geçen birçok tekne ve kişi var. Ayrıntılı bilgi için www.worldcruising.com bakılabilir.


17 Kasım 2010’da birçok gazetede yer alan, haber ve denizcilik sitelerinde de aynen tekrarlanan “16 yaşındaki İdil Bayar, ‘Atlantik Okyanusu’nu geçen en genç Türk kızı’ olmak için Kanarya Adaları’na doğru yola çıktı. İzmirli İdil Bayar, Kanarya Adaları’nda Cumhur Gökova’nın teknesi ‘Gökova’ya binecek. İdil, Uluslararası ARC 2010 yarışı çerçevesinde, ‘Gökova’ teknesinin en genç tayfası olarak Atlantik Okyanusu geçişini tamamladığında ‘Atlantik’i geçen en genç Türk kızı’ olacak. “ haberindeki “iddianın” ne yazık ki gerçekle bir ilgisi yok. Reklam ve pazarlama faaliyetine, “bomba” haber arayan heveskâr muhabir de eklenince “iddialı/işbitirici” haberler yapmak hiç de zor olmuyor. Tabii böylesine bir iddianın denizcilik camiasında da sorgulanmadan tekrarlanması başka bir sorun. Bu tür yolculukların giderek bir yarışa, gösterişe dönüşmemesi, görüntünün içeriğin önüne geçmemesi dileğiyle genç denizciye zor yolculuğunda iyi seyirler dilerim.

Deniz Boro, Atlantik’i geçtiğinde sadece 8 yaşındaydı (üstelik gitti ve döndü). Boro ailesi Kısmet’le 1977-1979 yılları arasında 2 yıl 3 ayda, 17 000 millik seyirle Karayip Adaları’nı ve Amerika’nın doğu sahillerini gezdi. Sadun Boro bu seyahati, kızı Deniz’e ithaf ettiği “Yeni Dünya’ya Fora Yelken, Kısmet’in Atlantik ve Amerika Seyahati” kitabında (Ege Yayınları, 2007) anlatır. Kitapta, okuluna iki yıl ara verip bu seyahate çıkan Deniz’in çocukluğu, endişeleri, yaşadıkları çok güzel aktarılır. Atlantik başlıklı, “Ne güzeldir sakinlik /Sessiz sedasız yaşamak” …satırlarıyla başlayan bir de şiir yazan Deniz,  vardiya tutmaktan da geri kalmaz. Sadun Boro şöyle anlatıyor: “Gündüzleri yemekten sonra, biz uyurken o vardiyada, gemileri kolluyor. Her gün biraz daha gücü yettiği nispette yardımcı oluyor bize. Ben yelkenleri değiştirirken çoğu zaman o bakar dümene. Tabii güverteye çıkınca daima belindeki kemerle bağlı.

Önemli bulduğum için daha önce de yazmıştım (“Tekne ve Çocuk”, Denizcinin Günlüğü 2008, 32. Hafta, ADF Yay. 2007) kitabın sonunda Deniz Boro’nun yıllar sonra bu seyahati değerlendirdiği “denizi yaşamakla-denizde yaşamanın” ciddi farklarını vurguladığı ilginç satırları yer alır. Sadun Boro’nun “Ebeveyn olarak bizlerin göremediği ve tek taraflı düşüncelerimizden farklı intibalarını… ilgiyle okuyacaksınız” dediği Deniz Boro’nun 30 yıl sonraki yolculuk intibaları gerçekten öğreticidir. Fora Yelken, tekne/çocuk/deniz ilişkisinin bütün çıplaklığıyla işlendiği oldukça eğitici bir kitaptır, ebeveynlere ve çocuklara tavsiye olunur… Genç denizcimiz de vakti zamanında spor yaptığı kulüpte bunları okuyup/duyup öğrenseydi, şüphesiz “Atlantik’i geçen en genç Türk kızı” olma iddiasının nesnesi olmaz, kendi iddialarının peşinden koşardı. Genç nesilleri kendilerinden önce gezmiş insanların yaşadıklarından, denizcilik geçmişimizden haberdar etmek, başta (kütüphanesiz-kitapsız) kulüplerimize düşüyor.

Amatör/sportif denizciliğin geleceğini etkileyecek, gündeme gelmeyen-tartışıl(a)mayan önemli sorunlarından birisi sponsor/pazarlama/reklam/gizli reklam/haber/bilgi ilişkisi. Bu sorunların tartışılabileceği güvenli limanların olmaması da bir eksiklik. Haberdeki bilgi kayboldukça haberin  hafifleştirilmesi, magazinleştirilmesi, gerçeklerden uzaklaştırılması kolaylaşıyor. Örnekleri giderek çoğalan ve ayrı ayrı incelenmeyi gerektiren,  “şişirme / işbitirici haberler” ne yazık ki her geçen gün artıyor…

(www.turksail.com, denizciler@yahoogroups.com, 26 Kasım 2010)



Kime: denizciler@yahoogroups.com
Konu: [Denizciler] medyatik cazibe

… bey, birçok gazete ve internet sitesinde yayımlanan haberin ne olduğu tartışmaya yer vermeyecek kadar açık… (bkz. Hürriyet/Radikal/Milliyet vs.). Siz kişiselleştirmişsiniz ama yazdıklarım kişilerle (veya seyirle) değil öncelikle bir “meseleyle” ilgili. Ben medyatik cazibesi olan bir olay haline getirebilmek için yapılanlardan, ör. haberdeki bilginin kayboluşundan, gerçeklerin göz ardı edilmesinden söz ediyorum. Her türlü riski ve zorluğu barındıran 2700 millik bir açık deniz seyri şüphesiz ki kolay değildir.

ARC  (Atlantic Rally for Crusiers) başka ralliler de düzenleyen World Cruising Club’ın güvenli bir Atlantik geçişini özendirmek ve popüler hale getirmek için yıllardır sürdürdüğü  bir organizasyondur. Organizasyonun istediği  koşulları yerine getiren ve katılım bedelini ödeyen her tekne veya şahıs bu ralliye katılabilir. Tekneler en az 2 kişiyle katılabilir, tekne boyuna ve katılan kişi sayısına göre katılım bedeli ödenir, 6 yaşından küçüklerden ücret alınmaz. Senelerdir  1000’e yakın kişi bu ralliye ve öncesinde yetişkinler ve çocuklar için yapılan etkinliklere (ör. ücretsiz  ilkyardım kursu, seyirle ilgili seminerler vs. ) katılır. Örneğin bu sene katılan 233 teknenin 19’u yarış/IRC Racing sınıfında yarışmaktadır. Ayrıntılı bilgi için www.worldcruising.com bakılabilir. Ülkemizde de bu yolla Atlantik’i geçen birçok tekne ve kişi var. Örneğin 2004-2007 arasında yaptığı dünya turunu anlattığı kitabı bu ay yayımlanan Ekrem İnözü (Dünya Varmış, Denizler Kitabevi),1999 yılında bir arkadaşıyla birlikte bu ralliye katılarak Atlantik’i geçtiğini yazıyor. 2004’te ise kendi teknesiyle bu ralliye katılarak Atlantik yolculuğuna başladığını, hatta bu sırada tanıştığı bir Türk’ün, “Yelkenle Atlantik’i geçme hayalini gerçekleştirmek için, eşi tarafından kendisine hediye edilen” bu yolculuğa 5000 pound ödeyerek bir yelkenlide katıldığını da ekliyor.

(denizciler@yahoogroups.com, 30 Kasım 2010)

Similar Posts