Türkiye’de Kaç Tekne Var?
Motor Boat dergisi Ekim 2016 sayısında yayımlanan aşağıdaki yazı “VIII: Türk Deniz Ticareti Sempozyumu”na sunduğum “Amatör Sportif Denizciliğin Sorunları” başlıklı bildiriden bir bölüm olsa da önemi nedeniyle yayımlamakta fayda gördüm. Günümüzde toplam tekne sayısı değişse de (UAB rakamlarına göre Ağustos 2019’da özel tekne sayısı: 95.881) oranlar ve sorunlar değişmiyor. UAB ayrıntılı bir tekne istatistiği yayımlayamıyor, Bağlama Kütüğüne göre 2,5 metre üzerindeki her teknenin kaydedilmesi gerekiyor ama küçük teknelerin çoğu (özellikle 2,5-5 metre arası) kayıtlı değil, yani UAB tekne de kaydedemiyor. Üstelik Bağlama Kütüğü mevzuatına göre Liman Başkanlıkları kaydı olmayan tekneleri re’sen kaydetmek zorunda. ADF’nin basit özel tekne kaydı yönetmeliğinin yerine getirilen Bağlama Kütüğü’nün aşırı bürokratik işlemlerinin bir örneği için söz konusu bildiride yer alan tekne kaydı hikâyesine bakılabilir.
Türkiye’de Kaç Tekne Var?
Cevabı bir türlü netleşmeyen sorulardan biri Türkiye’de kaç tekne olduğu… Her ortamda başka bir rakam çıkabilir… Marmara Üniversitesi’nin 27-28 Mayıs 2016’da düzenlediği sempozyuma sunulan bir bildiri bu soruya cevap veriyor. “VIII: Türk Deniz Ticareti Sempozyumu”na Sezar Atmaca tarafından sunulan “Amatör Sportif Denizciliğin Sorunları” başlıklı bildirinin bir bölümünü sizlerle paylaşıyoruz…
Amatör/sportif denizciliğin gelişebilmesi “deniz-tekne-insan” ilişkisini sığ sulardan kurtaracak, hevesi/merakı teşvik edecek (asgari) “olanakların” elde edilmesi/sağlanması ile mümkündür. Bu olanakları ana hatlarıyla şöyle özetleyebiliriz:
•İnsan: örgütlenme, öğrenme olanakları. En önemli problem. Amatör/sportif denizciliği eşiti saymayan, destek sınıfı zanneden, porsun ambarında yer gösteren veya onun adına konuşan diğer denizcilik odaklarına karşı sadece adıyla değil, içeriğiyle/fikriyle/projeleriyle/iddiasıyla alanı temsil gücü olan; ilgili politikaların/mevzuatın oluş(turul)masında bahşedilmeyi değil, söz sahibi olmayı, hak aramayı hedefleyen “bağımsız” örgütlenmeler. Zorlayıcı değil, eksikleri/zaafları gösteren, teşvik edici, öğrenme/öğretme olanakları. Belge değil öğrenilen/öğretilen bilgi değerlidir.
•Tekne: üretim, edinme ve kullanma olanakları. Denizciliğin amatör/sportif yönünü besleyecek tekne tipleri üretimi. Tekne sayısını/çeşitliliğini arttıracak, tekne filosunun niteliğini yükseltecek üretim/ithalat ve bunların her keseye uygun fiyatlarla edinilebilmesi. Tekne alımını, kullanımını teşvik edici/basit mevzuat.
•Deniz: barınma, denize açılma olanakları. Denize açılmayı, teknelerin barınmasını kolaylaştıracak marina, barınak, iskele, doğal alan vb. yerler.
Yukarıda ana başlıklar altında özetlemeye çalışılan konuların ve bunlara bağlı alt başlıkların kurumlar ve uygulamalar açısından günümüzdeki (çoğunlukla caydırıcı/cezalandırıcı) durumuna/ilişkilerine yazı boyunca değinilmeye çalışılacak veya değinen kaynaklara atıfta bulunulacak ama öncelikle istatistiki açıdan amatör/sportif denizciliğin durumunu gözden geçirelim.
Türkiye’de Kaç Tekne Var?
İlgili devlet kurumlarının, deniz/tekne/insan ilişkisinin omurgasını oluşturan amatör/sportif tekne sayısı ile ilgili verdiği rakamların istatistiksel bir değeri yok, çünkü bu rakamlar gidişata yön verecek sağlıklı değerlendirmeler yapabilmek için gerekli ayrıntıları içermiyor. Örneğin amatör/sportif teknelerin;
●boylarına göre (yelkenli, motorlu, motorsuz),
●motor durumuna göre (içten takma,dıştan takma, hatta kuyruklu),
●kullanım amaçlarına göre (özel[1], sportif, ticari, balıkçı…),
●yaşlarına göre (hatta kullananların yaşlarına göre de),
●tiplerine göre (ör. şişme bot, açık/kamaralı motorlu, kürekli, kano/kayak…),
sayılarını/oranlarını; bunların yıllara göre dökümünü/değişimini gösteren tablolar bu istatistiklerde yer almıyor. UDHB Bağlama Kütüğü istatistiklerinde sadece teknelerin boyu/kayıtlı olduğu yer ve gemi cinsleri bazında dağılım sayıları yer alıyor. Buradan kütüğe kayıtlı kaç duba, kaç ticari sürat teknesi var öğrenebilir ama özel/sportif tekne olarak kayıtlı yelkenli/motoryat sayısını öğrenemezsiniz. Ulaştırma Denizcilik Haberleşme Bakanlığı/UDHB ilgili kurumları yıllardır tekne kayıt harcı/vize bedeli vs. almasını biliyor ama ayrıntılı bir istatistik tutmayı beceremiyor.
Üstelik ADF tarafından oluşturulan ve basit/sağlıklı bir istatistik sağlayan, özel tekneler için ayrı bir kütük olan Özel Tekne Belgesi uygulamasından vazgeçilerek ve her türlü teknenin kaydedildiği Bağlama Kütüğü kaydı, kayıt harcı ve yıllık vize harcı uygulamasına geçildi (2009). Getirdiği yükler ve çıkardığı problemlerle anılan bu sisteme ileride değineceğiz ama amatör/sportif teknelerle ilgili sağlıklı değerlendirmeler yapmaya olanak sağlayacak ayrıntılı istatistikler ortaya çıkıncaya kadar istatistiki açıdan temsil gücü olan verilerden faydalanarak sayısal değil oransal bir değerlendirme yapmak şimdilik daha anlamlı görünüyor. Zaten niteliksel değişimler/geometrik artışlar olmadıkça oransal veriler kısa vadede pek fazla değişmiyor.
Tekne filomuzun durumunu değerlendirebilmek için bir fikir vermesi açısından çeşitli verilerden derlenmiş/aktarılmış oranlar aşağıdaki gibidir.[2]
Hayli yaşlı ve küçük teknelerden oluşan bir amatör-sportif tekne filomuz var:
●Özel teknelerin:
→ ~%50’si, 15 yaş üstü.
→ ~%55’i, 5 metreden küçük.
→ ~%36.5’i, 5-9 metre boyunda.
→ ~%52’sinin motoru 10 BG’den az.
Özel/ticari ayrımı yap(a)madan toplam motorlu/yelkenli tekne ve bot oranları:
●Mevcut tekne filosu içinde:
→Yelkenli tekne oranı ~ %13[3]
→İçten takma motorlu tekne oranı ~%38
→Dıştan takma motorlu tekne oranı ~%30
→Dıştan takma motorlu şişme bot oranı ~%19
Haziran 2016 itibariyle Bağlama Kütüğü’ne kayıtlı tekne sayısı ~80 000 iken bunun ~%76’sını yani ~60 750’sini özel tekne/yat/sportif tekne oluşturuyor. Özetle ne nicelik ne de nitelik olarak yeterli bir tekne filosunun varlığından söz edebiliriz. Mevcut denizciliğimiz içinde “gezi denizciliği” de gelişmedi. Zaten uluslararası denizcilik istatistiklerine bakıldığında tekne sayısında kara ülkelerinin bile gerisinde kaldığımız görülür.[4] Kayıtsız tekne sayısının bilinmemesi gibi eksiklikler uluslararası karşılaştırmalarda anlamlı bir değişiklik yaratacak düzeyde değil, çünkü hangi değerler skalasında olduğumuz yeterince açık.
Tekne sayısının artması için öncelikle vergi, bağlama yeri, tekne üretimi ve bayrak çekme özgürlüğü (ithali) gibi temel sorunların tüketici lehine çözülmesi gerekiyor. Amatör/sportif denizciliğin geliştiği ülkeler, geliri/filoyu büyüten “çok tekne ve basit mevzuat/makul vergi” uygulamasıyla yol alırken, Türkiye “az tekne ve aşırı mevzuat/çok vergi” ısrarıyla kayda değmeyecek bir gelir/filo rotasıyla karaya oturuyor.
[1] Amatör denizciler,“Özel Tekne” olarak kaydedilmiş ticari amaçla kullanılamayan tekneleri kullanır. Amatör Denizci Belgesi (ADB) ile Özel Tekne veya mürettebatsız kiraya verme belgesine sahip firmalardan kiralanan “Ticari” kayıtlı tekne kullanılabilir. ADB ile ticari faaliyette bulunulamaz.
[2] Oranların hazırlanması için şu kaynaklar kullanılmıştır: Özel Tekne Belgesi 2008-2009 istatistikleri, Denizcilik Müsteşarlığı tarafından 2008’de yapılan tekne sayısı ile ilgili bir araştırma, UDHB Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü, Deniz Ticareti İstatistikleri ve Bağlama Kütüğü istatistikleri hakkında 12.07.2016 tarihli Bilgi Edinme başvuruma UDHB/DİDGM İşletmeler ve Gemi Sicil Daire Başkanlığı’nın cevap yazısı.
[3] Şark Sigorta 1994 verilerine göre bu oran %5’ti.
[4] Örneğin mevcut rakamlarla Türkiye’de kişi başına düşen tekne sayısı ~2200 kişiye 1 tekne iken bu rakam Avusturya’da ~290, İsviçre’de ~70’tir. . ICOMIA ( International Consul of Marine Industry Associations), IBI (International Boat Industry) gibi uluslararası kuruluşların yayımladığı tekne sayısı, kişi başına düşen tekne vb. istatistiklerinde durumumuz açıkça görülür. Üreticilerin kısa vadeli çıkarlarına odaklanan YATEF’in verdiği rakamlar da bunların tekrarı niteliğindedir: Türk Yat ve Tekne Endüstrisi Raporu 2015 http://yatef.org.tr/?p=78. (erişim 2 Temmuz 2016).
(Motor Boat dergisi Ekim 2016)